celikci
New member
YENİ YIL
Değişim gelişimi getirir deseler de, ben eskiye, alışkanlıklarıma, sevdiğim her şeye, hatta çektiğim çilelerin tekrarına bile öyle alıştım ki!... Bir an kır zincirlerini katıl milletin yaptıklarına, şen kahkahalarında kaybolsun sesin dese de, ayağına dar gelip tam da sıkan yeri su toplaması kadar yabancı ve tuhaf geliyor bu eylemler. Benim kendi içimde, yutkunduğum her nefeste, değişen her yıl hatta her saate geçmişim, anılarım kapı ardında sadece benim gördüğüm gölge misali durur. Belki de tüm duygularım sabit de ondan derim. Yani dün sevdiğim biri ya da bir nesne artık her ne ise, değişmez. Yarın hatta seneler sonra bile yeri baki kalır. Çok geceler çocukluğum Kurtuluş Parkında elinde elma şekeri ve gülen gözleriyle selamlar beni. Ve daha binlercesi. Gençliğim on dokuz yaşında ünüversiteye kaydolurken kalem uzatan eli hatırlar mesela. Okulum sonra eski bir kilise yanında bir ağaç altı küçük bir taşın üzerinde sevgiliyle göğe bakıp, eller birbirinden bağımsız sıkılırken avuçları ter içinde, kuracağımız evin balkon çiçeklerini görürdük. Sabahları bir ısırık elmayla güne başlayıp, yemek hanede Osman ustanın Ezo gelin çorbası hazırlığına tanıklığım, ve binlercesi unutulabilir mi? Hepsi yalnızlık sokağımın gündüz bile parlayan yıldızları. Anılarım ve ıstıraplarımla ben ben oldum. Ve şairin dediği gibi:Bir gün benden şikayet ettiğin ne varsa... Özleyeceksin.. !!! Ve şakağa konan tek kurşun buseyi unutamaz bu yürek.Diyerek te atıf yapalım on yıl önceki mazideki sevgiliye... Bundan sonra mı? İçimdeki çocuk elinde uçurtma sadece gökyüzüne bakarak koşuyor. Önündeki tüm engelleri başkaları görsün kontrol onların olsun, bana ne diyor. Sadece ama sadece ben, gülen gözlerim, martı çığlığında sesim " işte geldim" diyorum. Ağaçlara, kuşlara, bankta oturan yaşlı amcaya.... Özgürüm şimdi. Ses volümü hep ölçülü, nazik, aynı kalıpta olan ben ve ruhum, şimdi uçurtmamın kuyruğunda dalgalı saçlarında, akşamın ayaz kokusunda, bir serçenin göz yaşında ve özgür kanadında. Bir gün değil artık her günü ısmarladım kendime ve hayatıma. Mutlu ve huzurlu yıllara. Hülya Kazak
ALINTIDIR
Değişim gelişimi getirir deseler de, ben eskiye, alışkanlıklarıma, sevdiğim her şeye, hatta çektiğim çilelerin tekrarına bile öyle alıştım ki!... Bir an kır zincirlerini katıl milletin yaptıklarına, şen kahkahalarında kaybolsun sesin dese de, ayağına dar gelip tam da sıkan yeri su toplaması kadar yabancı ve tuhaf geliyor bu eylemler. Benim kendi içimde, yutkunduğum her nefeste, değişen her yıl hatta her saate geçmişim, anılarım kapı ardında sadece benim gördüğüm gölge misali durur. Belki de tüm duygularım sabit de ondan derim. Yani dün sevdiğim biri ya da bir nesne artık her ne ise, değişmez. Yarın hatta seneler sonra bile yeri baki kalır. Çok geceler çocukluğum Kurtuluş Parkında elinde elma şekeri ve gülen gözleriyle selamlar beni. Ve daha binlercesi. Gençliğim on dokuz yaşında ünüversiteye kaydolurken kalem uzatan eli hatırlar mesela. Okulum sonra eski bir kilise yanında bir ağaç altı küçük bir taşın üzerinde sevgiliyle göğe bakıp, eller birbirinden bağımsız sıkılırken avuçları ter içinde, kuracağımız evin balkon çiçeklerini görürdük. Sabahları bir ısırık elmayla güne başlayıp, yemek hanede Osman ustanın Ezo gelin çorbası hazırlığına tanıklığım, ve binlercesi unutulabilir mi? Hepsi yalnızlık sokağımın gündüz bile parlayan yıldızları. Anılarım ve ıstıraplarımla ben ben oldum. Ve şairin dediği gibi:Bir gün benden şikayet ettiğin ne varsa... Özleyeceksin.. !!! Ve şakağa konan tek kurşun buseyi unutamaz bu yürek.Diyerek te atıf yapalım on yıl önceki mazideki sevgiliye... Bundan sonra mı? İçimdeki çocuk elinde uçurtma sadece gökyüzüne bakarak koşuyor. Önündeki tüm engelleri başkaları görsün kontrol onların olsun, bana ne diyor. Sadece ama sadece ben, gülen gözlerim, martı çığlığında sesim " işte geldim" diyorum. Ağaçlara, kuşlara, bankta oturan yaşlı amcaya.... Özgürüm şimdi. Ses volümü hep ölçülü, nazik, aynı kalıpta olan ben ve ruhum, şimdi uçurtmamın kuyruğunda dalgalı saçlarında, akşamın ayaz kokusunda, bir serçenin göz yaşında ve özgür kanadında. Bir gün değil artık her günü ısmarladım kendime ve hayatıma. Mutlu ve huzurlu yıllara. Hülya Kazak
ALINTIDIR