Sscb Hangi Antlaşma Ile Dağıldı ?

Ece

New member
SSCB'nin Dağılma Süreci ve İlgili Antlaşmalar

Sovyetler Birliği, 1991 yılında resmi olarak dağıldı. Ancak bu süreç, sadece birkaç yıl süren bir gelişmenin sonucuydu. SSCB'nin çöküşünü doğrudan etkileyen pek çok faktör olsa da, en belirgin olanlarından biri, 1991 yılında imzalanan "Beloveja Anlaşması"dır. Bu anlaşma, Sovyetler Birliği’nin sona erdiğini ve bağımsız devletler topluluğunun (BDT) kurulduğunu ilan etmiştir. Peki, Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde hangi antlaşmalar rol oynamıştır? Bu makalede SSCB'nin dağılmasına zemin hazırlayan antlaşmalar ve bu sürecin detayları üzerinde durulacaktır.

SSCB'nin Dağılmasına Giden Süreç

SSCB'nin çöküşü, pek çok içsel ve dışsal faktörün bir araya gelmesiyle hızlandı. Ekonomik zorluklar, siyasi krizler ve milliyetçilik akımlarının artışı Sovyetler Birliği’nin yapısını zayıflatmıştı. 1985'te Mikhail Gorbaçov’un iktidara gelmesiyle birlikte, ülkede önemli reformlar başlatıldı. "Glasnost" (açıklık) ve "Perestroyka" (yeniden yapılanma) politikaları, Sovyetler Birliği’nin sistemindeki büyük sorunları ortaya çıkarmıştı. Bu reformlar, hem Sovyet halkı içinde hem de diğer Sovyet Cumhuriyetlerinde, Sovyet rejimine karşı ciddi bir muhalefetin oluşmasına yol açtı.

Beloveja Anlaşması: SSCB'nin Resmi Olarak Dağıldığı Anlaşma

1991 yılına gelindiğinde, Sovyetler Birliği’ndeki krizin zirveye ulaşmasıyla birlikte, Beloveja Ormanı’nda, Belarus’ta bir araya gelen Rusya, Ukrayna ve Belarus liderleri, önemli bir antlaşma imzaladılar. Bu antlaşma, Beloveja Anlaşması (veya Belavezha Anlaşması) olarak bilinir. Anlaşma, Sovyetler Birliği'nin sona erdiğini ve yerine bağımsız devletlerin kurulduğunu ilan etti.

Beloveja Anlaşması, 8 Aralık 1991 tarihinde Rusya Federasyonu Başkanı Boris Yeltsin, Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Kravchuk ve Belarus Cumhurbaşkanı Stanislav Shushkevich tarafından imzalanmıştır. Bu antlaşma, Sovyetler Birliği'nin resmi olarak dağılmasını sağlayan ve Sovyetler Birliği’ne üye olan diğer cumhuriyetlere de etkisi olan önemli bir belgedir.

Bu anlaşma, SSCB'nin dağılmasındaki en kritik dönüm noktalarından birini temsil eder. Anlaşma ile birlikte, Sovyetler Birliği’nin yerine Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) kurulmuş ve 15 eski Sovyet Cumhuriyeti bağımsızlıklarını ilan etmiştir.

SSCB'nin Dağılmasında Etkili Diğer Antlaşmalar

1. Alma-Ata Deklarasyonu

Alma-Ata Deklarasyonu, 21 Aralık 1991 tarihinde Kazakistan’ın Almatı şehrinde imzalanan bir belgedir. Bu deklarasyon, Beloveja Anlaşması’ndan sonra imzalanmış olup, 11 eski Sovyet Cumhuriyeti tarafından kabul edilmiştir. Bu deklarasyonla birlikte, Sovyetler Birliği’nin sonu resmen ilan edilmiş ve BDT’nin kurulacağı duyurulmuştur.

Alma-Ata Deklarasyonu, özellikle Bağımsız Devletler Topluluğu’nun (BDT) kuruluşuna yönelik önemli adımlar atılmıştır. BDT, Sovyetler Birliği’nden bağımsızlıklarını ilan eden eski Sovyet Cumhuriyetlerinin işbirliği yapmalarını sağlayan bir platform olmuştur. Ancak, bu organizasyon daha çok ekonomik ve güvenlik işbirliği anlamına gelmiş, siyasi birlik ve tek bir hükümet altında toplanma amacı gütmemiştir.

2. Köy ve Moldova Anlaşmaları

Bağımsızlık ilan eden bazı eski Sovyet Cumhuriyetleri, SSCB’nin dağılma süreci içinde kendi içlerinde de çözülme süreci yaşadılar. 1991 yılının sonunda, özellikle Transdinyester bölgesindeki çatışmalar ve daha önceki yıllarda yaşanan bazı sınır anlaşmazlıkları çözülmeye çalışılmıştır. Bunlar arasında, Moldova ve Ukrayna arasında yapılan bazı yerel anlaşmalar, Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından bağımsızlıklarını ilan eden devletlerin sınır sorunlarına çözüm arayışı göstermiştir.

Sovyetler Birliği'nin Dağılmasının Sonuçları

SSCB’nin dağılmasının ardından 15 bağımsız devlet ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Azerbaycan, Ermenistan, Özbekistan, Gürcistan, Beyaz Rusya, Litvanya, Moldova, Letonya, Tacikistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Estonya yer almaktadır. Bu bağımsızlık, sadece bu ülkelerin egemenliğini ilan etmekle kalmamış, aynı zamanda dünya politikasında yeni bir düzenin kurulmasına da zemin hazırlamıştır.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, Rusya en büyük halef devlet olarak kalmış ve dünya sahnesinde güçlü bir oyuncu olmaya devam etmiştir. Diğer ülkeler de bağımsızlıklarını kazanarak kendi iç sistemlerini kurmaya başlamış, ancak birçok eski Sovyet Cumhuriyeti, geçiş sürecinde ekonomik ve siyasi zorluklarla karşılaşmıştır. Bununla birlikte, bazı ülkelerde Rusya ile güçlü ilişkiler devam ederken, diğerlerinde Batı ile yakınlaşma çabaları öne çıkmıştır.

SSCB'nin Dağılmasında Sosyo-Ekonomik ve Siyasi Faktörler

Sovyetler Birliği'nin dağılmasına zemin hazırlayan çok sayıda sosyo-ekonomik ve siyasi faktör mevcuttur. Özellikle, Sovyet ekonomisinin merkezi planlamaya dayalı yapısı, 1980'lerin sonlarına doğru verimsiz hale gelmiş ve Sovyet halkının yaşam standardı düşmüştür. Ayrıca, Gorbaçov’un reformları, rejime olan güveni sarsmış ve halk arasında büyük bir huzursuzluğa yol açmıştır.

Politik alanda ise, Sovyetler Birliği’ndeki birçok etnik grup, kendi kimliklerini ve bağımsızlıklarını savunmaya başlamıştır. Milliyetçilik hareketleri, özellikle Baltık ülkelerinde ve Gürcistan gibi özerk bölgelerde etkisini artırmıştır. Sovyet hükümetinin bu talepleri bastırmak yerine daha esnek bir politika izlemeye başlaması, milliyetçi akımları daha da güçlendirmiştir.

Sonuç olarak, SSCB’nin dağılması sadece Beloveja Anlaşması ile tamamlanmamış, pek çok içsel ve dışsal faktörün birleşimiyle gerçekleşen bir süreçtir. Ancak, Beloveja Anlaşması, Sovyetler Birliği’nin resmi olarak sona erdiği ve bağımsızlıkların ilan edildiği tarihi dönüm noktası olmuştur. Bu antlaşmanın ardından imzalanan Alma-Ata Deklarasyonu ve diğer bölgesel anlaşmalar, Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecini tamamlayan belgeler arasında yer almıştır. Sonuç olarak, Sovyetler Birliği’nin çöküşü, dünya politikasında köklü değişikliklere ve yeni bağımsız devletlerin doğmasına yol açmıştır.