erkan_623
New member
1 Ekim Dünya Kahve Günü niçiniyle açıklamalarda bulunan Barista Eğitmeni Naim Koca, “Global kahve markalarıyla birlikte Türkiye’de kahve içme yaşı 12’ye düştü. Bu noktada latte, cappucino, americano üzere Avrupai kahvelerin tüketiminin daha fazla olması rol oynuyor. Hepsi de Türk kahvesinin önüne geçti” dedi. Koca, Türkiye’de her yıl kafe sayısının yüzde 10 oranında arttığına dikkat çekerek kesimin aktüel sıkıntılarıyla ilgili de bilgi verdi.
PANDEMİDE 350 GRAMDAN 1,5 KİLOGRAMA ÇIKTI
“Türkiye bir ‘çay ülkesi’ değildir. Çay 80-90 yıldır ömrümüzde olan bir eser fakat kahve 600 yıldır yaşamımızda” diyerek kelamlarına başlayan Koca, Türkiye’de 2011 yılına kadar yaklaşık 350 gram kahve tüketimi yapılırken, pandemiyle bir arada bu olay 1,4 kilogram ile 1,5 kilogram içinde bir oranda uzunluk gösterdi. Bunun en büyük sebeplerinden biri de pandemide insanların konutta kalması. Artık kahvenin sohbet konusu haline gelmesinden kaynaklı olarak, tüketimi de süratlice artıyor” diye konuştu.
TÜRKİYE’DE KAFE SAYISI HER YIL YÜZDE 10 ARTIYOR
Kahveye olan ilginin artmasıyla birfazlaca kişinin kahve bölümüne yatırım yaptığını söyleyen Koca, “Artık her köşe başında 2-3 tane kafe görüyoruz. Artık biroldukça kişi kahveye ve ötürüsıyla kafeye yatırım yapıyor. Türkiye’de kafe açma oranı her yıl yüzde 10 oranında artış gösteriyor” tabirlerini kullandı.
BARİSTA BULMAK ZORLAŞTI
Çok fazla kafe bulunması ve kahveye olan ağır ilgi niçiniyle dalda barista bulmanın bir zorluğa dönüştüğünü lisana getiren Koca, “Sektöre baktığımızda kafelerin çoğalmasından kaynaklı olarak işçi bulma sorunu yaşanıyor. Bununla ilgili yeni bir iş kolu oluşturulması, işinden sıkılanın kahve kesimine girmek istemesinden kaynaklı barista eğitiminin verilmesi gerekir ki biroldukça yerde buna bağlı doluluklar görüyoruz. Bu talep daha da artacaktır. Geliştirdiğim bir proje kapsamında, barista eğitimini meslek liselerine kadar düşürdük. Emelimiz, liseden başlayarak alınan eğitimle barista yetiştirip ülkedeki açığı kapatmak. Bunun için temeli okullara koymamız gerektiğini düşündük. Şu an liselerde ders olarak barista eğitimi ders olarak veriliyor” dedi.
YABANCI KAHVEYE İLGİ TÜKETİM YAŞINI 12’YE DÜŞÜRDÜ
Küresel kahve zincirleri ile bir arada kahve tüketim yaşının düştüğünü kaydeden Koca, şu ayrıntıları paylaştı: “Global kahve markalarıyla birlikte Türkiye’de kahve içme yaşı 12’ye düştü. Bu noktada latte, cappucino, americano üzere Avrupai kahvelerin tüketiminin daha fazla olması rol oynuyor. Küresel kahve markaları, bu kahve tiplerini daha epeyce satıyor. Hepsi de Türk kahvesinin önüne geçti diyebiliriz. Geçmiş senelera baktığımızda, eski toplumlarda, bugün doğuya gittiğimizde akşamları insanların konutunda bir sohbet kahvesi ortamı mevcut.”
HAKİKAT BİLİNEN YANLIŞLAR
‘Sohbet’ ögesi olarak nitelendirilen kahvenin bilhassa öğrenciler ve bilişim dalındaki bireyler tarafınca daha fazlaca tüketildiğine dikkati çeken Koca, yanlışsız bilinen yanlışları anlattı. Koca, “Öğrenciler fazlaca kahve tüketiyor. Bilgisayar başında çalışan arkadaşlarımız devamlı bir ekrana baktıkları için kahve tüketimini hızlandırdı. Kahvenin sohbet ögesi olmasından dolayı da süratle alışma süreci meydana geldi. Kahveyle ilgili bildiğimiz yanlışlar var aslında. En büyük yanlış, kahvenin uykusuzluk yaptığı tarafında. Aslında bir bardak koladaki kafein ölçüsüyle bir fincan kahvedeki kafein ölçüsü neredeyse birbirine yakındır. Kahve, kalp ritim suratını arttırır. ötürüsıyla kan sirkülasyonu da hızlanır. Bu niçinle beden içerisindeki organlar buna direnç gösterir. Lakin bu kafein ölçüsü bedende depolanmaz” dedi.
3 SAATTE BEDENDEN ATILIR
“Vücuttaki kafein, terleme yahut idrar yoluyla 3 saat içerisinde bedenden atılır. Üst üste kahve içmenin beşere ziyan verdiği tarafındaki bilgi de yanlıştır” diyen Koca, “Hayır, 3 saatlik bir vakit diliminde bırakıyorsanız, günde 4-5 tane kahve içebilirsiniz. aslına bakarsanız kahve, kalbinizden başlayarak bedendeki bütün organların beslenmesini sağlar. Lakin burada çözülebilen değil, demlenebilen ya da pişebilen kahveleri tercih etmek mühimdir. Bu özelliklerde 3 çeşit kahve çeşidi vardır. Bunlar; espresso bazlı içecekler, filtre kahve bazlı içecekler ve son olarak dünyada tek pişebilen özelliğe sahip olan Türk kahvesidir” kelamlarıyla uyardı.
KAYNAK: DHA
PANDEMİDE 350 GRAMDAN 1,5 KİLOGRAMA ÇIKTI
“Türkiye bir ‘çay ülkesi’ değildir. Çay 80-90 yıldır ömrümüzde olan bir eser fakat kahve 600 yıldır yaşamımızda” diyerek kelamlarına başlayan Koca, Türkiye’de 2011 yılına kadar yaklaşık 350 gram kahve tüketimi yapılırken, pandemiyle bir arada bu olay 1,4 kilogram ile 1,5 kilogram içinde bir oranda uzunluk gösterdi. Bunun en büyük sebeplerinden biri de pandemide insanların konutta kalması. Artık kahvenin sohbet konusu haline gelmesinden kaynaklı olarak, tüketimi de süratlice artıyor” diye konuştu.
TÜRKİYE’DE KAFE SAYISI HER YIL YÜZDE 10 ARTIYOR
Kahveye olan ilginin artmasıyla birfazlaca kişinin kahve bölümüne yatırım yaptığını söyleyen Koca, “Artık her köşe başında 2-3 tane kafe görüyoruz. Artık biroldukça kişi kahveye ve ötürüsıyla kafeye yatırım yapıyor. Türkiye’de kafe açma oranı her yıl yüzde 10 oranında artış gösteriyor” tabirlerini kullandı.
BARİSTA BULMAK ZORLAŞTI
Çok fazla kafe bulunması ve kahveye olan ağır ilgi niçiniyle dalda barista bulmanın bir zorluğa dönüştüğünü lisana getiren Koca, “Sektöre baktığımızda kafelerin çoğalmasından kaynaklı olarak işçi bulma sorunu yaşanıyor. Bununla ilgili yeni bir iş kolu oluşturulması, işinden sıkılanın kahve kesimine girmek istemesinden kaynaklı barista eğitiminin verilmesi gerekir ki biroldukça yerde buna bağlı doluluklar görüyoruz. Bu talep daha da artacaktır. Geliştirdiğim bir proje kapsamında, barista eğitimini meslek liselerine kadar düşürdük. Emelimiz, liseden başlayarak alınan eğitimle barista yetiştirip ülkedeki açığı kapatmak. Bunun için temeli okullara koymamız gerektiğini düşündük. Şu an liselerde ders olarak barista eğitimi ders olarak veriliyor” dedi.
YABANCI KAHVEYE İLGİ TÜKETİM YAŞINI 12’YE DÜŞÜRDÜ
Küresel kahve zincirleri ile bir arada kahve tüketim yaşının düştüğünü kaydeden Koca, şu ayrıntıları paylaştı: “Global kahve markalarıyla birlikte Türkiye’de kahve içme yaşı 12’ye düştü. Bu noktada latte, cappucino, americano üzere Avrupai kahvelerin tüketiminin daha fazla olması rol oynuyor. Küresel kahve markaları, bu kahve tiplerini daha epeyce satıyor. Hepsi de Türk kahvesinin önüne geçti diyebiliriz. Geçmiş senelera baktığımızda, eski toplumlarda, bugün doğuya gittiğimizde akşamları insanların konutunda bir sohbet kahvesi ortamı mevcut.”
HAKİKAT BİLİNEN YANLIŞLAR
‘Sohbet’ ögesi olarak nitelendirilen kahvenin bilhassa öğrenciler ve bilişim dalındaki bireyler tarafınca daha fazlaca tüketildiğine dikkati çeken Koca, yanlışsız bilinen yanlışları anlattı. Koca, “Öğrenciler fazlaca kahve tüketiyor. Bilgisayar başında çalışan arkadaşlarımız devamlı bir ekrana baktıkları için kahve tüketimini hızlandırdı. Kahvenin sohbet ögesi olmasından dolayı da süratle alışma süreci meydana geldi. Kahveyle ilgili bildiğimiz yanlışlar var aslında. En büyük yanlış, kahvenin uykusuzluk yaptığı tarafında. Aslında bir bardak koladaki kafein ölçüsüyle bir fincan kahvedeki kafein ölçüsü neredeyse birbirine yakındır. Kahve, kalp ritim suratını arttırır. ötürüsıyla kan sirkülasyonu da hızlanır. Bu niçinle beden içerisindeki organlar buna direnç gösterir. Lakin bu kafein ölçüsü bedende depolanmaz” dedi.
3 SAATTE BEDENDEN ATILIR
“Vücuttaki kafein, terleme yahut idrar yoluyla 3 saat içerisinde bedenden atılır. Üst üste kahve içmenin beşere ziyan verdiği tarafındaki bilgi de yanlıştır” diyen Koca, “Hayır, 3 saatlik bir vakit diliminde bırakıyorsanız, günde 4-5 tane kahve içebilirsiniz. aslına bakarsanız kahve, kalbinizden başlayarak bedendeki bütün organların beslenmesini sağlar. Lakin burada çözülebilen değil, demlenebilen ya da pişebilen kahveleri tercih etmek mühimdir. Bu özelliklerde 3 çeşit kahve çeşidi vardır. Bunlar; espresso bazlı içecekler, filtre kahve bazlı içecekler ve son olarak dünyada tek pişebilen özelliğe sahip olan Türk kahvesidir” kelamlarıyla uyardı.
KAYNAK: DHA