Organize cürüm örgütü başkanı olduğu argümanıyla hakkında soruşturma başlatılan Sedat Peker, Haydi ve Süleyman Özışık kardeşlerle ilgili birtakım savlarda bulunmuştu. Haydi ve Süleyman Özışık‘ın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu‘ya “masum olduklarını düşündükleri” insanların evraklarını verdikleri bir görüntüleri ortaya çıktı.
SOYLU’YA EVRAK
Özışık kardeşlerin, bir daha Sedat Peker’in Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar tarafınca “Marinasına çöküldüğünü” öne sürdüğü Mübariz Mansimov’la ilgili yaptıkları 17 Haziran 2020 tarihli yayın dikkat çekti.
MANSİMOV AYRINTISI
“Mübariz Mansimov’la ilgili iddianame şok etti” başlığı ile Youtube‘a yüklenen görüntüde Süleyman Özışık’ın kullandığı tabirler şöyle:
“Gerek Süleyman Soylu’ya gerek OHAL işlemleri komisyonuna gerek öteki mercilere, saf olduğuna inandığım binlerce insanın evrakını götürdüm. Dedim ki; ‘bu beşerler saf çıkmazsa hesabını benden sorun’ ve araştırmalar yapıldı. Hepsinin bir iftiraya kurban gittiği ortaya çıktı.”
Özışık’ın bu konuşmasından bir hafta önceki yayında ise “Mansimov’un pak olduğundan adımın Süleyman Özışık olduğu kadar emin olduğunu” söylemesi dikkat çekti.
ODATV SORDU
Odatv Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Avukat Mehmet Ruşen Gültekin’e bu savları sordu. Gültekin
“Hukukta bu biçimde bir yol yok. OHAL kurulları yargı makamı üzere çalışıyor. Orada yargıçlar da çalışıyor, misyon yapıyor. bu biçimde bir prosedür yargıyı etkileyemeye teşebbüs üzere anlaşılır. İçişleri Bakanlığı siyasi bir makam OHAL kurulu bir yargı makamı üzere çalışıyor. Bunun hudutlarını nerede çizeceğiz biz. Yani bu mahkemeye, savcılığa intikal ettiğinde de birebir şeyler mi olacak bunlarla ilgili. Bir gazetecinin işi midir bu? Değildir doğal ki bunlar etik dışı davranışlar ve sonlarının nerede olacağı aşikâr olmayan davranışlar.”
“GAZETECİLİK DEĞİL”
Mahkemeye intikal etmiş bir olayla ilgili bu biçimde bir davranışın ise gazetecilik faaliyeti olmayacağını söyleyen Ruşen Gültekin şunları söylemiş oldu:
“Yargı yargıya bırakılmadıkça bu sıkıntıları çözmek mümkün değil. Birileri bu işlere aracı olabiliyorsa, birtakım yargı mensupları Twitter’da aleni fotoğrafları görmeye başladık. Birtakım isimlerle yemek yedikleri falan ortaya çıkmaya başladı. Bu noktada bir dökülme olduğu görülüyor. Adaletsizlik herkesi vurmaya başladı.”
“VAKTİNİZ OLMAZ..”
20 yıl yargıda çalıştığını hatırlatan Gültekin şu biçimde devam etti:
“Yargıtay Cumhuriyet Savcısıydım bir Allah’ın kuluyla fotoğrafımız yok, yemek yemişliğimiz yok. Olamaz da aslına bakarsan yargıçlık yapıyorsunuz vaktiniz yoktur. 18 saat belge okuyorduk biz. Binlerce yargıç var düzgün çalışan emek veren onları da töhmet altında bırakıyorlar. Bu etik tavırların ortada kalktığı günlerden geçiyoruz.”
“ACI ÇEKİYORUZ”
Özışık’In ‘bu adam suçsuzdır’ diyerek Bakan Soylu’ya evrak verdiğini argüman etmesi için görüşünü sorduğumuz Gültekin şunları söylemiş oldu:
“Olacak şey değil. Bir de İçişleri Bakanımız’dan bahsediyoruz.aslına bakarsanız buyruğunda 300 bin kişi olan bir siyasi makamdan bahsediyoruz. Bunları konuşmak beni utandırıyor. Gerçekten acı çekiyoruz.”
ÇIKIŞ YOLU NE…
Ortaya çıkan tezlerin yargıya gölge düşürdüğünü kaydeden Gültekin kelamlarını şöyleki bitirdi:
“Türkiye’nin bağımsız ve tarafsız bir yargıya muhtaçlığı var bunun da yolu Yargıçlar ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yürütmeden büsbütün ayrılması ile olur. Bundan kurtulamadığımız için bunları yaşıyoruz. Yargının yalnızca temelde değil görünüşte de bağımsız olması fazlaca kıymetli. Avrupa Kurulu’nun direktifleri de böyledir. Bu şekil fotoğrafların olmadığı, görüşmelerin olmadığı bir yargıdan bahsediyorum. Bunlar yargıya gölge düşürüyor. En azından vicdani bir karar verilse bile onun bile tartışıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu dvranışlar binlerce yargıç ve savcıyı töhmet altında bırakıyor.”
PEKER ARGÜMANLARI
Peker, görüntüsünü yayınladığı Haydi Özışık’ın Bakan Soylu ile içinde arabuluculuk teklfinde bulunduğunu öne sürmüştü. Hadi Özışık “Yaptıysam şerefsizim” derken Peker’in yayınladığı görüntülere Soylu ise “İsmimizi kullanarak bir mafya önderiyle bana tuzak kurdular. Kabahat duyurusunda bulunacağım” tabirlerini kullanmıştı.
10 MİLYON EURO
Peker’in görüntüleri daha sonrası gündeme gelen kara para aklama iddiasıyla ABD’nin talebi ile Avusturya’da tutuklanan SBK Holding’in sahibi Sezgin Baran Korkmaz‘ın argümanları da gündeme bomba üzere düşmüştü.
İstifa eden Habertürk TV eski sunucusu Veyis Ateş‘in Korkmaz’dan “Seninle uğraşan bir klik ve lobi var ancak bu arkadaşlarla işi aksine çevirmek mümkün…” sözleriyle, Habertürk müellifi Sevilay Yılman‘ın tezine nazaran “devletle ilişkili kurum, kuruluş ya da bakanlıklardaki” “lobi ve klikler için 10 milyon euro” istediği haberleri ayyuka çıkmıştı.
MÜELLİFLİK OKULU
Peker’in tweetlerinden ve görüntülerinden daha sonra gözlerin çevrildiği isimlerden Süleyman Özışık ve Veyis Ateş‘in birlikte Müelliflik Okulu‘nu da Odatv gündeme getirmişti.
SOYLU’YA EVRAK
Özışık kardeşlerin, bir daha Sedat Peker’in Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar tarafınca “Marinasına çöküldüğünü” öne sürdüğü Mübariz Mansimov’la ilgili yaptıkları 17 Haziran 2020 tarihli yayın dikkat çekti.
MANSİMOV AYRINTISI
“Mübariz Mansimov’la ilgili iddianame şok etti” başlığı ile Youtube‘a yüklenen görüntüde Süleyman Özışık’ın kullandığı tabirler şöyle:
“Gerek Süleyman Soylu’ya gerek OHAL işlemleri komisyonuna gerek öteki mercilere, saf olduğuna inandığım binlerce insanın evrakını götürdüm. Dedim ki; ‘bu beşerler saf çıkmazsa hesabını benden sorun’ ve araştırmalar yapıldı. Hepsinin bir iftiraya kurban gittiği ortaya çıktı.”
Özışık’ın bu konuşmasından bir hafta önceki yayında ise “Mansimov’un pak olduğundan adımın Süleyman Özışık olduğu kadar emin olduğunu” söylemesi dikkat çekti.
ODATV SORDU
Odatv Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Avukat Mehmet Ruşen Gültekin’e bu savları sordu. Gültekin
“Hukukta bu biçimde bir yol yok. OHAL kurulları yargı makamı üzere çalışıyor. Orada yargıçlar da çalışıyor, misyon yapıyor. bu biçimde bir prosedür yargıyı etkileyemeye teşebbüs üzere anlaşılır. İçişleri Bakanlığı siyasi bir makam OHAL kurulu bir yargı makamı üzere çalışıyor. Bunun hudutlarını nerede çizeceğiz biz. Yani bu mahkemeye, savcılığa intikal ettiğinde de birebir şeyler mi olacak bunlarla ilgili. Bir gazetecinin işi midir bu? Değildir doğal ki bunlar etik dışı davranışlar ve sonlarının nerede olacağı aşikâr olmayan davranışlar.”
“GAZETECİLİK DEĞİL”
Mahkemeye intikal etmiş bir olayla ilgili bu biçimde bir davranışın ise gazetecilik faaliyeti olmayacağını söyleyen Ruşen Gültekin şunları söylemiş oldu:
“Yargı yargıya bırakılmadıkça bu sıkıntıları çözmek mümkün değil. Birileri bu işlere aracı olabiliyorsa, birtakım yargı mensupları Twitter’da aleni fotoğrafları görmeye başladık. Birtakım isimlerle yemek yedikleri falan ortaya çıkmaya başladı. Bu noktada bir dökülme olduğu görülüyor. Adaletsizlik herkesi vurmaya başladı.”
“VAKTİNİZ OLMAZ..”
20 yıl yargıda çalıştığını hatırlatan Gültekin şu biçimde devam etti:
“Yargıtay Cumhuriyet Savcısıydım bir Allah’ın kuluyla fotoğrafımız yok, yemek yemişliğimiz yok. Olamaz da aslına bakarsan yargıçlık yapıyorsunuz vaktiniz yoktur. 18 saat belge okuyorduk biz. Binlerce yargıç var düzgün çalışan emek veren onları da töhmet altında bırakıyorlar. Bu etik tavırların ortada kalktığı günlerden geçiyoruz.”
“ACI ÇEKİYORUZ”
Özışık’In ‘bu adam suçsuzdır’ diyerek Bakan Soylu’ya evrak verdiğini argüman etmesi için görüşünü sorduğumuz Gültekin şunları söylemiş oldu:
“Olacak şey değil. Bir de İçişleri Bakanımız’dan bahsediyoruz.aslına bakarsanız buyruğunda 300 bin kişi olan bir siyasi makamdan bahsediyoruz. Bunları konuşmak beni utandırıyor. Gerçekten acı çekiyoruz.”
ÇIKIŞ YOLU NE…
Ortaya çıkan tezlerin yargıya gölge düşürdüğünü kaydeden Gültekin kelamlarını şöyleki bitirdi:
“Türkiye’nin bağımsız ve tarafsız bir yargıya muhtaçlığı var bunun da yolu Yargıçlar ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yürütmeden büsbütün ayrılması ile olur. Bundan kurtulamadığımız için bunları yaşıyoruz. Yargının yalnızca temelde değil görünüşte de bağımsız olması fazlaca kıymetli. Avrupa Kurulu’nun direktifleri de böyledir. Bu şekil fotoğrafların olmadığı, görüşmelerin olmadığı bir yargıdan bahsediyorum. Bunlar yargıya gölge düşürüyor. En azından vicdani bir karar verilse bile onun bile tartışıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu dvranışlar binlerce yargıç ve savcıyı töhmet altında bırakıyor.”
PEKER ARGÜMANLARI
Peker, görüntüsünü yayınladığı Haydi Özışık’ın Bakan Soylu ile içinde arabuluculuk teklfinde bulunduğunu öne sürmüştü. Hadi Özışık “Yaptıysam şerefsizim” derken Peker’in yayınladığı görüntülere Soylu ise “İsmimizi kullanarak bir mafya önderiyle bana tuzak kurdular. Kabahat duyurusunda bulunacağım” tabirlerini kullanmıştı.
10 MİLYON EURO
Peker’in görüntüleri daha sonrası gündeme gelen kara para aklama iddiasıyla ABD’nin talebi ile Avusturya’da tutuklanan SBK Holding’in sahibi Sezgin Baran Korkmaz‘ın argümanları da gündeme bomba üzere düşmüştü.
İstifa eden Habertürk TV eski sunucusu Veyis Ateş‘in Korkmaz’dan “Seninle uğraşan bir klik ve lobi var ancak bu arkadaşlarla işi aksine çevirmek mümkün…” sözleriyle, Habertürk müellifi Sevilay Yılman‘ın tezine nazaran “devletle ilişkili kurum, kuruluş ya da bakanlıklardaki” “lobi ve klikler için 10 milyon euro” istediği haberleri ayyuka çıkmıştı.
MÜELLİFLİK OKULU
Peker’in tweetlerinden ve görüntülerinden daha sonra gözlerin çevrildiği isimlerden Süleyman Özışık ve Veyis Ateş‘in birlikte Müelliflik Okulu‘nu da Odatv gündeme getirmişti.