semaver
Active member
Obezite, biriken çok vücut yağının artarak, sıhhat üzerinde olumsuz bir tesiri olabilecek düzeye çıkması niçiniyle oluşan tıbbi bir durumdur. Dünya Sıhhat Örgütü tarafınca vücut kitle indeksi (BKİ) baz alınarak belirlenmiş sınıflamaya nazaran BKİ 18.5 altında olanlar az kilolu, 18.5 – 24.9 içinde olanlar olağan kilolu, 25.0 – 29.9 içinde olanlar fazla kilolu, 30.0 – 39.9 içinde olanlar obez ve 40’ın üzeri olanlar morbid (ciddi) obez olarak sınıflandırılıyor. Obezitenin değerlendirilmesinde bel etrafı ölçümünün de kullanıldığını söyleyen Anadolu Sıhhat Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Bu doğrultuda adamların bel etrafının 102 cm’den, bayanların ise 88 cm’den büyük olması şişmanlığın göstergesi olarak kabul edilebilir” dedi.
Şişmanlığın en kıymetli sebebi fazla kalori alımı ve hareketsiz hayat usulü
Obezite hastalığı sık sık ve yüksek oranlarda kalorili beslenme nizamıyla yaşayan, fizikî olarak aktifliğin ya da antrenman yapmanın az olduğu şahıslarda daha fazla görüldüğünü hatırlatan Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Bunun haricinde genetik olarak yatkın olma, hormonal bozukluklar, ruhsal meseleler ve kullanılan antipsikotik ilaçlar da obeziteyi tetikleyen sebepler içinde yer alıyor. Halk içinde, obezite hastalığının metabolizma suratının düşüklüğüyle bağlı olduğu tarafında bir kanı olsa da bu aslında az görülen bir sebeptir. Şişmanlığın en büyük iki sebebi gereğinden çok kalori alımı ve hareketsiz hayat tarzı” formunda konuştu.
Obezite biroldukca hastalığın da niçini
Obezitenin kalp ve damar hastalıkları, tip 2 diyabet, rahim, göğüs, prostat ve kalın bağırsak kanserleri, yüksek tansiyon, inme, sindirim sistemi sorunları, teneffüs yolu sorunları, kas-iskelet sistemi sorunları, ürogenital sorunlar ve psikososyal sorunlara niye olduğunu belirten Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Obezitenin tedavisinde başarılı olmak, gerçekçi maksatlar belirlemek ve ömür biçimi değişikliklerini gerçekleştirmekle mümkündür. Temel amaç; daha az kalori tüketirken, fizikî olarak daha etkin olup, harcanan kaloriyi arttırma olmalı. Bunun için evvela günlük kalori alımı ve fizikî aktivite ölçüsü belirlenmeli” dedi.
Metabolik sendromun en değerli tedavisi cerrahi
Günümüzün en büyük sıhhat meselelerinden birinin obezite ve tip 2 diyabetin tetiklediği ‘Metabolik Sendrom’ olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Metabolik Sendrom’la çaba ismine yapılan tüm çalışmalar ve bu çalışmalarla ilgili tahliller, ne yazık ki hastalığın tedavisinde klasik tedavi yollarının kâfi oranda muvaffakiyet sağlayamadıklarını gösteriyor” dedi.
Tüm tedavi biçimleri ele alındığında elde edilen bilimsel birikimin obezite ve tip 2 diyabet tedavisindeki en tesirli sonuçların cerrahi müdahalelerle alındığının gösterildiğini vurgulayan Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Bu formların bir kısmı yalnızca obezitenin tedavisinde değil, tip 2 diyabet ve eşlik eden öbür hastalıkların tedavisinde de tesirli ve kalıcı sonuçlar alındığını gösteriyor. Bilhassa son 30 yılda obezite ve tip 2 diyabetin cerrahi tedavisi için geliştirilen birfazlaca usul bulunuyor. Vakit ortasında bu hallerin kimileri terk edilirken, bir kısmı de tesirli uzun devir sonuçları yardımıyla günümüzde de muvaffakiyet ile uygulanmaya devam ediyor” formunda konuştu.
Her tedavi prosedüründe olduğu üzere cerrahi müdahalelerin de avantajları ve dezavantajlarının olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, cerrahi biçimlerin kendi içlerinde birbirlerine karşı üstün ya da zayıf oldukları noktaların bulunduğunu belirterek bu formüllerden en sık uygulanan 2 formülü anlattı:
1) Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) Ameliyatı
Tüp mide ameliyatı, midenin depo vazifesi nazarann geniş kısmının çıkarılması sürecidir. bu biçimdece olağanda 1.5-2 litre hacmi olan mide kabaca 50-150 ml hacminde ince bir tübe dönüştürülmesinden ibarettir. Tüp mide ameliyatı laparoskopik yolla, yani karna 4 ya da 5 adet küçük kesi yapılarak gerçekleştirilir. Ameliyat ortalama 45-75 dakika sürer. Genelde hastanede yatış müddeti 2 yahut 3 gündür.
Süreç sırasında midenin yaklaşık yüzde 80’i çıkarılır ve ince bir tüp mide bırakılır. bu biçimdece yenebilecek besin ölçüsü önemli biçimde azaltılır ve erken doyma hissi sağlanır. Bu, ameliyatın kısıtlayıcı tesiridir. Lakin tüp mide ameliyatında çıkarılan mide açlığı tetikleyen Ghrelin hormonunu üreten kısımdır. Bu kısmın çıkarılması iştahı uyaran hormonun kandaki ölçüsünü azaltır ve ekseriyetle iştahın azalmasına yol açar. Bu da ameliyatın hem de metabolik ve hormonal tesirlerinden sorumludur.
Obezite, yalnızca alınan kalori ve harcanan kalori içindeki dengesizlikten ibaret olmayıp fazlaca karmaşık bir sorundur. Obezitenin altında biroldukça hormonal sistem yatmaktadır. Sağlıklı bir beslenme sistemi ve idmanla desteklendiğinde ameliyattan daha sonraki bir ya da iki yıl içerisinde fazla kiloların yüzde 60-80’inin verilmesi sağlanabilir. Fakat kurallara uyulmadığında ve eski berbat alışkanlıklara dönüldüğünde gereğince kilo verememe, hatta yine kilo alma riski de vardır.
2) Laparoskopik gastrik bypass ameliyatı
Gastrik bypass ameliyatları, obezite cerrahisinin en çok sayıda uygulandığı ülke olan Amerika’da, son 30 yıldır en sık uygulanan ameliyat tipidir. yıllar içerisinde bypass tekniği de değişiklikler göstermiştir. Günümüzde, tecrübeli bariatrik cerrahlar tarafınca yapılmak şartıyla sindirim sisteminin gastrik bypass ameliyatları yoluyla bir daha düzenlenmesi son derece tesirli ve sağlam bir prosedürdür.
Gastrik bypass hem hacim kısıtlayıcı birebir vakitte emilim azaltıcı özellikler içeren kombine bir prosedürdür. Ameliyatın birinci kısmı, midenin üst kısmında yaklaşık 30-35 ml hacminde ufak bir kısmın stapler denen özel cerrahi aletlerle kalan mide kısmından ayrılması ve küçük ve yeni bir mide poşu yaratılmasıdır. Bu sayede, epeyce küçük ölçüde besin ile doyma hissi sağlanır. Ameliyatın ikinci kısmı ise ince bağırsakların bypass edilmesidir. Yani midenin kalan kısmı ile bir ölçü ince bağırsak atlanır. Bu kısım mide asidi, safra ve pankreas sıvıları üzere sindirimde rolü olan enzimleri iletme nazaranvine devam eder. Oluşturulan yeni mide kısmı ise ortalama 150-200 cm aşağıdaki bir ince bağırsak segmentine ağızlaştırılır. Yani alınan besinlerin bir kısmı emilmeden atılmış olur.
Öbür obezite cerrahisi formları üzere gastrik bypass ameliyatlarını da laparoskopik formülle, yani karnınızı açmadan, yalnızca 4 adet milimetrik kesiden girerek gerçekleştiriyoruz. Ameliyat mühleti ortalama 2-3 saattir. elbette bu, anatomiye ve daha evvel geçirilmiş ameliyat hikayesine göre değişebilir. Ortalama hastanede kalış müddeti 3-4 gündür. Hastaların birçok fazla kilolarının yüzde 65-90’ını birinci yıl ortasında verirler. Gastrik bypass ayrıyeten obeziteyle alakalı yandaş hastalıkların tedavisinde de eksiksiz sonuçlar sağlar. Bunların başında Tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, yüksek kolesterol ve asid reflüsü gelir. Tüm başka ameliyatlarda olduğu üzere, burada da hastalar sağlıklı beslenme kuralları ve nizamlı antrenman üzere tekliflerimize uymadıklarında kilo kaybı yavaşlayabilir ve hatta yeniden kilo alımı görülebilir.
Hibya Haber Ajansı
Şişmanlığın en kıymetli sebebi fazla kalori alımı ve hareketsiz hayat usulü
Obezite hastalığı sık sık ve yüksek oranlarda kalorili beslenme nizamıyla yaşayan, fizikî olarak aktifliğin ya da antrenman yapmanın az olduğu şahıslarda daha fazla görüldüğünü hatırlatan Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Bunun haricinde genetik olarak yatkın olma, hormonal bozukluklar, ruhsal meseleler ve kullanılan antipsikotik ilaçlar da obeziteyi tetikleyen sebepler içinde yer alıyor. Halk içinde, obezite hastalığının metabolizma suratının düşüklüğüyle bağlı olduğu tarafında bir kanı olsa da bu aslında az görülen bir sebeptir. Şişmanlığın en büyük iki sebebi gereğinden çok kalori alımı ve hareketsiz hayat tarzı” formunda konuştu.
Obezite biroldukca hastalığın da niçini
Obezitenin kalp ve damar hastalıkları, tip 2 diyabet, rahim, göğüs, prostat ve kalın bağırsak kanserleri, yüksek tansiyon, inme, sindirim sistemi sorunları, teneffüs yolu sorunları, kas-iskelet sistemi sorunları, ürogenital sorunlar ve psikososyal sorunlara niye olduğunu belirten Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Obezitenin tedavisinde başarılı olmak, gerçekçi maksatlar belirlemek ve ömür biçimi değişikliklerini gerçekleştirmekle mümkündür. Temel amaç; daha az kalori tüketirken, fizikî olarak daha etkin olup, harcanan kaloriyi arttırma olmalı. Bunun için evvela günlük kalori alımı ve fizikî aktivite ölçüsü belirlenmeli” dedi.
Metabolik sendromun en değerli tedavisi cerrahi
Günümüzün en büyük sıhhat meselelerinden birinin obezite ve tip 2 diyabetin tetiklediği ‘Metabolik Sendrom’ olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Metabolik Sendrom’la çaba ismine yapılan tüm çalışmalar ve bu çalışmalarla ilgili tahliller, ne yazık ki hastalığın tedavisinde klasik tedavi yollarının kâfi oranda muvaffakiyet sağlayamadıklarını gösteriyor” dedi.
Tüm tedavi biçimleri ele alındığında elde edilen bilimsel birikimin obezite ve tip 2 diyabet tedavisindeki en tesirli sonuçların cerrahi müdahalelerle alındığının gösterildiğini vurgulayan Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Bu formların bir kısmı yalnızca obezitenin tedavisinde değil, tip 2 diyabet ve eşlik eden öbür hastalıkların tedavisinde de tesirli ve kalıcı sonuçlar alındığını gösteriyor. Bilhassa son 30 yılda obezite ve tip 2 diyabetin cerrahi tedavisi için geliştirilen birfazlaca usul bulunuyor. Vakit ortasında bu hallerin kimileri terk edilirken, bir kısmı de tesirli uzun devir sonuçları yardımıyla günümüzde de muvaffakiyet ile uygulanmaya devam ediyor” formunda konuştu.
Her tedavi prosedüründe olduğu üzere cerrahi müdahalelerin de avantajları ve dezavantajlarının olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, cerrahi biçimlerin kendi içlerinde birbirlerine karşı üstün ya da zayıf oldukları noktaların bulunduğunu belirterek bu formüllerden en sık uygulanan 2 formülü anlattı:
1) Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) Ameliyatı
Tüp mide ameliyatı, midenin depo vazifesi nazarann geniş kısmının çıkarılması sürecidir. bu biçimdece olağanda 1.5-2 litre hacmi olan mide kabaca 50-150 ml hacminde ince bir tübe dönüştürülmesinden ibarettir. Tüp mide ameliyatı laparoskopik yolla, yani karna 4 ya da 5 adet küçük kesi yapılarak gerçekleştirilir. Ameliyat ortalama 45-75 dakika sürer. Genelde hastanede yatış müddeti 2 yahut 3 gündür.
Süreç sırasında midenin yaklaşık yüzde 80’i çıkarılır ve ince bir tüp mide bırakılır. bu biçimdece yenebilecek besin ölçüsü önemli biçimde azaltılır ve erken doyma hissi sağlanır. Bu, ameliyatın kısıtlayıcı tesiridir. Lakin tüp mide ameliyatında çıkarılan mide açlığı tetikleyen Ghrelin hormonunu üreten kısımdır. Bu kısmın çıkarılması iştahı uyaran hormonun kandaki ölçüsünü azaltır ve ekseriyetle iştahın azalmasına yol açar. Bu da ameliyatın hem de metabolik ve hormonal tesirlerinden sorumludur.
Obezite, yalnızca alınan kalori ve harcanan kalori içindeki dengesizlikten ibaret olmayıp fazlaca karmaşık bir sorundur. Obezitenin altında biroldukça hormonal sistem yatmaktadır. Sağlıklı bir beslenme sistemi ve idmanla desteklendiğinde ameliyattan daha sonraki bir ya da iki yıl içerisinde fazla kiloların yüzde 60-80’inin verilmesi sağlanabilir. Fakat kurallara uyulmadığında ve eski berbat alışkanlıklara dönüldüğünde gereğince kilo verememe, hatta yine kilo alma riski de vardır.
2) Laparoskopik gastrik bypass ameliyatı
Gastrik bypass ameliyatları, obezite cerrahisinin en çok sayıda uygulandığı ülke olan Amerika’da, son 30 yıldır en sık uygulanan ameliyat tipidir. yıllar içerisinde bypass tekniği de değişiklikler göstermiştir. Günümüzde, tecrübeli bariatrik cerrahlar tarafınca yapılmak şartıyla sindirim sisteminin gastrik bypass ameliyatları yoluyla bir daha düzenlenmesi son derece tesirli ve sağlam bir prosedürdür.
Gastrik bypass hem hacim kısıtlayıcı birebir vakitte emilim azaltıcı özellikler içeren kombine bir prosedürdür. Ameliyatın birinci kısmı, midenin üst kısmında yaklaşık 30-35 ml hacminde ufak bir kısmın stapler denen özel cerrahi aletlerle kalan mide kısmından ayrılması ve küçük ve yeni bir mide poşu yaratılmasıdır. Bu sayede, epeyce küçük ölçüde besin ile doyma hissi sağlanır. Ameliyatın ikinci kısmı ise ince bağırsakların bypass edilmesidir. Yani midenin kalan kısmı ile bir ölçü ince bağırsak atlanır. Bu kısım mide asidi, safra ve pankreas sıvıları üzere sindirimde rolü olan enzimleri iletme nazaranvine devam eder. Oluşturulan yeni mide kısmı ise ortalama 150-200 cm aşağıdaki bir ince bağırsak segmentine ağızlaştırılır. Yani alınan besinlerin bir kısmı emilmeden atılmış olur.
Öbür obezite cerrahisi formları üzere gastrik bypass ameliyatlarını da laparoskopik formülle, yani karnınızı açmadan, yalnızca 4 adet milimetrik kesiden girerek gerçekleştiriyoruz. Ameliyat mühleti ortalama 2-3 saattir. elbette bu, anatomiye ve daha evvel geçirilmiş ameliyat hikayesine göre değişebilir. Ortalama hastanede kalış müddeti 3-4 gündür. Hastaların birçok fazla kilolarının yüzde 65-90’ını birinci yıl ortasında verirler. Gastrik bypass ayrıyeten obeziteyle alakalı yandaş hastalıkların tedavisinde de eksiksiz sonuçlar sağlar. Bunların başında Tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, yüksek kolesterol ve asid reflüsü gelir. Tüm başka ameliyatlarda olduğu üzere, burada da hastalar sağlıklı beslenme kuralları ve nizamlı antrenman üzere tekliflerimize uymadıklarında kilo kaybı yavaşlayabilir ve hatta yeniden kilo alımı görülebilir.
Hibya Haber Ajansı