semaver
Active member
EDA SANĞU
Kovid salgınıyla bir arada artan iş yükü ve uzun nöbet saatleri sıhhat çalışanlarının istifaya sürüklemeye devam ediyor. Ankara Kent Hastanesi’nde 36 saatlik nöbetin akabinde meskenine dönerken uyuya kaldığı için kaza yaparak hayatını yitiren asistan doktor Rümeysa Berin Şen’le birlikte gündeme gelen nöbet saatlerinin Sıhhat Bakanı’nın 148 başhekime gönderdiği ve asistan tabiplerin nöbet saatlerinin mevzuata göre düzenlenmesini istediği ‘rica mektubu’na karşın değişmediği ortaya çıktı.
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi hastanesinde 2020’de bakılırsave başlayan 5 asistan tabibin 4’ü istifa etti, 1’ i ise kısım değiştirdi. İstifalarını toplumsal medya hesaplarından duyuran tabiplerden Burcu Simay Özden, yaşadıklarını şu tabirlerle anlattı:
“Benzer heyecanlarla, hayallerle başladık lakin emeğinin karşılığını alamamak, kesintisiz 36 saatlik nöbetler, ayda 400 saati bulan çalışma şartları, pandeminin yalnızca çömezlerin üzerine binen yükü, hocalarımızın hayal kırıklığı yaratan yaklaşımları, işler ‘bir biçimde’ yürüdüğü takdirde eğitim hakkımızın hiçe sayılıyor oluşu, asistan tabiplerin birer birer yurt dışına kaçtığı, intihar ettiği, trafik kazalarında tükenmişlik niçiniyle öldüğü bir ülkede bize sahip çıkmayacak olan birçok devlet büyüklerimiz ve hepsinden daha da üzücüsü akanlarımız, meslektaşlarımız tarafınca maruz kaldığımız mobbing…Birimiz daha nöbet çıkışı ölmeden, olağanlaşan bu gerçeklere dur diyecek birileri olur umuyorum. Bizden bu kadar.” Cemre Sevenler ise,” Bizim sevincimizi, gençliğimizi, umutlarımızı, geleceğimizi, gözümüzdeki ışığı bu nizam ve onun destekçileri çaldı” tabirleriyle sorumluları işaret etti.
BAKAN KOCA’NIN MEKTUBU DİKKATE ALINMADI
Sıhhat Bakanı Koca, ‘hasbihal’ gayesi taşıdığını belirttiği ve başhekimlere yolladığı mektupta şu sözleri kullanmıştı: “Uzmanlık Eğitimi gorenlerin Nöbet Hizmetleri temalı Genelge, tahlili aciliyet gösteren bir sorun için kararlı, kalıcı adımlar atmanızı gerektiriyor. (…) Asistan tabiplerin nöbetlerinin mevzuata nazaran düzenlenmesi konusundaki kararlılığımızın en güzel örneklerinden birini sizin vereceğinize inanıyorum.”
‘SAĞLIK BÜTÇESİ HASTANE İŞVERENLERİNE DEĞİL SIHHATE AYRILMALI’
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sıhhat Bakanlığı’nın 2022 bütçesinin genel bütçenin yüzde 6,6’sına denk geldiğini, fakat bu oranın pandemi şartları niçiniyle en az yüzde 10’un üzerine olması gerektiğini belirtti. TTB’nin toplumsal medya hesabından yapılan açıklamada, “Sağlık Bakanlığı bütçesi ile şehir/şirket hastanelerinin işverenlerine değil, üniversite ve eğitim-araştırma hastaneleri ile aile sıhhati merkezlerine ve esirgeyici hekimliğe kâfi bütçe ayırılmalı” denildi. 2003’te yüzde 70 olan işçi sarfiyatları oranının, 2022’de yüzde 33’e kadar gerilediği açıklandı. TTB, şu sözleri kullandı: “Kaynakların üniversite hastaneleri yerine bir avuç işverene aktarılması, sıhhat sistemindeki çöküşün bir öbür göstergesi. Sıhhat Bakanlığı bütçesinde binlerce güç hadiseyi kabul eden, ameliyatlarını ekonomik bir biçimde gerçekleştiren esaslı eğitim-araştırma hastanelerine kâfi kaynak ayrılmaması da kaynakların eşitsiz kullanmasını işaret etmekte.”
Kovid salgınıyla bir arada artan iş yükü ve uzun nöbet saatleri sıhhat çalışanlarının istifaya sürüklemeye devam ediyor. Ankara Kent Hastanesi’nde 36 saatlik nöbetin akabinde meskenine dönerken uyuya kaldığı için kaza yaparak hayatını yitiren asistan doktor Rümeysa Berin Şen’le birlikte gündeme gelen nöbet saatlerinin Sıhhat Bakanı’nın 148 başhekime gönderdiği ve asistan tabiplerin nöbet saatlerinin mevzuata göre düzenlenmesini istediği ‘rica mektubu’na karşın değişmediği ortaya çıktı.
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi hastanesinde 2020’de bakılırsave başlayan 5 asistan tabibin 4’ü istifa etti, 1’ i ise kısım değiştirdi. İstifalarını toplumsal medya hesaplarından duyuran tabiplerden Burcu Simay Özden, yaşadıklarını şu tabirlerle anlattı:
“Benzer heyecanlarla, hayallerle başladık lakin emeğinin karşılığını alamamak, kesintisiz 36 saatlik nöbetler, ayda 400 saati bulan çalışma şartları, pandeminin yalnızca çömezlerin üzerine binen yükü, hocalarımızın hayal kırıklığı yaratan yaklaşımları, işler ‘bir biçimde’ yürüdüğü takdirde eğitim hakkımızın hiçe sayılıyor oluşu, asistan tabiplerin birer birer yurt dışına kaçtığı, intihar ettiği, trafik kazalarında tükenmişlik niçiniyle öldüğü bir ülkede bize sahip çıkmayacak olan birçok devlet büyüklerimiz ve hepsinden daha da üzücüsü akanlarımız, meslektaşlarımız tarafınca maruz kaldığımız mobbing…Birimiz daha nöbet çıkışı ölmeden, olağanlaşan bu gerçeklere dur diyecek birileri olur umuyorum. Bizden bu kadar.” Cemre Sevenler ise,” Bizim sevincimizi, gençliğimizi, umutlarımızı, geleceğimizi, gözümüzdeki ışığı bu nizam ve onun destekçileri çaldı” tabirleriyle sorumluları işaret etti.
BAKAN KOCA’NIN MEKTUBU DİKKATE ALINMADI
Sıhhat Bakanı Koca, ‘hasbihal’ gayesi taşıdığını belirttiği ve başhekimlere yolladığı mektupta şu sözleri kullanmıştı: “Uzmanlık Eğitimi gorenlerin Nöbet Hizmetleri temalı Genelge, tahlili aciliyet gösteren bir sorun için kararlı, kalıcı adımlar atmanızı gerektiriyor. (…) Asistan tabiplerin nöbetlerinin mevzuata nazaran düzenlenmesi konusundaki kararlılığımızın en güzel örneklerinden birini sizin vereceğinize inanıyorum.”
‘SAĞLIK BÜTÇESİ HASTANE İŞVERENLERİNE DEĞİL SIHHATE AYRILMALI’
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sıhhat Bakanlığı’nın 2022 bütçesinin genel bütçenin yüzde 6,6’sına denk geldiğini, fakat bu oranın pandemi şartları niçiniyle en az yüzde 10’un üzerine olması gerektiğini belirtti. TTB’nin toplumsal medya hesabından yapılan açıklamada, “Sağlık Bakanlığı bütçesi ile şehir/şirket hastanelerinin işverenlerine değil, üniversite ve eğitim-araştırma hastaneleri ile aile sıhhati merkezlerine ve esirgeyici hekimliğe kâfi bütçe ayırılmalı” denildi. 2003’te yüzde 70 olan işçi sarfiyatları oranının, 2022’de yüzde 33’e kadar gerilediği açıklandı. TTB, şu sözleri kullandı: “Kaynakların üniversite hastaneleri yerine bir avuç işverene aktarılması, sıhhat sistemindeki çöküşün bir öbür göstergesi. Sıhhat Bakanlığı bütçesinde binlerce güç hadiseyi kabul eden, ameliyatlarını ekonomik bir biçimde gerçekleştiren esaslı eğitim-araştırma hastanelerine kâfi kaynak ayrılmaması da kaynakların eşitsiz kullanmasını işaret etmekte.”