Habertürk müellifi Fatih Altaylı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sonucuyla bakılırsavden alınan Melih Bulu’yla ilgili bir yazı kaleme aldı. 7 ay evvel Yükseköğretim Kurumu’nun (YÖK) Boğaziçi Üniversitesi’ne birinci bayağı rektör adayı olarak gösterildiğini yazan Altaylı, “Ancak son anda devreye bir AK Partili milletvekili girdi. Allem kallem Cumhurbaşkanı’nı ikna etti. Prof. İnci’nin MHP’ye yakın olduğunu, Prof. Bulu’nun ise AK Parti’ye daha yakın bir isim olacağını, rektörlük deneyimine sahip olduğu için daha başarılı olacağını anlattı. Cumhurbaşkanı da bunun üzerine Prof. Bulu’yu atadı” sözlerini kullandı.
Naci İnci’nin rektör yardımcılığını büyük ısrarlar kararı kabul ettiğini söyleyen Altaylı, “AK Parti bir kere daha kaş yapacağım derken, gözden de etti” dedi.
Altaylı’nın “bir daha ağa bir daha maraba” başlıklı yazısı şu biçimde:
“19 yıllık AK Parti iktidarının 19 yıldır bir türlü vazgeçmediği bir uygulama biçimi var.
O da şu.
Bir mevzuda yanlış olduğu baştan belirli, üzerinde düşünülmemiş ve birilerinin tesiri ile alındığı muhakkak olan bir adım atıyor, bir iş yapıyorlar.
Anında uyarılıyorlar.
Ancak dinlemiyorlar.
Bu adım ya da iş ülkede önemli bir tansiyona niye oluyor.
En azından önemli tartışmalar çıkıyor, kimi vakit sokak hareketleri meydana geliyor.
Parti ortasında bile yapılanın yanlış olduğunu söyleyenler oluyor.
Bunlara da kızılıyor.
Tansiyon tırmanıyor.
İnatlaşma sürüyor.
Sonunda AK Parti idaresi yanlıştan vazgeçiyor lakin ortadan kimi vakit haftalar, kimi vakit aylar geçmiş oluyor, ülkenin gücü boşa harcanıp gidiyor.
Ben de bu durumu her seferinde “Ağa ile maraba” kıssasını hatırlatarak eleştiriyorum.
Bu defa de o denli oldu.
Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan “yakışıksız” Melih Bulu, asla kabul görmediği rektörlükten alındı.
Ve yerine vekaleten Prof. Naci İnci atandı.
Boşu boşuna harcanmış 7 aydan ve onca tansiyondan daha sonra başlangıç noktasına geri dönüldü.
birebir vakitte tam başlangıç noktasına.
Birinci kareye.
Zira biliyor musunuz ki, aslında YÖK’ün 7 ay evvelki atama sırasında Cumhurbaşkanı’na önerdiği rektör adayı Prof. Naci İnci idi.
Boğaziçi Üniversitesi’nin kıymetini ve hassasiyetlerini bilen YÖK idaresi, üniversitenin kasvet olmadan kabul edebileceği isim olarak üniversite ortasından birini, Prof. Naci İnci’yi 1 numaralı rektör adayı olarak Cumhurbaşkanı’nın önüne koydu.
Prof. Naci İnci de bu durumdan haberdardı.
Fakat son anda devreye bir AK Partili milletvekili girdi.
Allem kallem Cumhurbaşkanı’nı ikna etti.
Prof. İnci’nin MHP’ye yakın olduğunu, Prof. Bulu’nun ise AK Parti’ye daha yakın bir isim olacağını, rektörlük deneyimine sahip olduğu için daha başarılı olacağını anlattı.
Cumhurbaşkanı da bunun üzerine Prof. Bulu’yu atadı.
O denli ki, atama YÖK idaresini bile şaşırtırken Prof. İnci’de de büyük hayal kırıklığı yarattı.
ondan sonrasında Naci İnci’ye rektör yardımcılığı önerildiği vakit Prof. İnci uzun müddet bunu kabul etmedi.
Sonunda fazlaca üst seviye ısrarlarla Prof. Naci İnci rektör yardımcılığına ikna edildi.
Ve artık “yakışıksız” Bulu gidince Prof. İnci başta kendisi için düşünülen koltuğa “vekaleten” oturdu.
Artık asaleten de atanır mı bilmiyorum.
Fakat ne yazık ki, üniversite öğretim üyeleri açısından İnci’nin üzerine de istemeye istemeye kabul etmek zorunda bırakıldığı rektör yardımcılığı yüzünden Melih Bulu pisliği bulaştı.
AK Parti bir defa daha kaş yapacağım derken, gözden de etti.”
Naci İnci’nin rektör yardımcılığını büyük ısrarlar kararı kabul ettiğini söyleyen Altaylı, “AK Parti bir kere daha kaş yapacağım derken, gözden de etti” dedi.
Altaylı’nın “bir daha ağa bir daha maraba” başlıklı yazısı şu biçimde:
“19 yıllık AK Parti iktidarının 19 yıldır bir türlü vazgeçmediği bir uygulama biçimi var.
O da şu.
Bir mevzuda yanlış olduğu baştan belirli, üzerinde düşünülmemiş ve birilerinin tesiri ile alındığı muhakkak olan bir adım atıyor, bir iş yapıyorlar.
Anında uyarılıyorlar.
Ancak dinlemiyorlar.
Bu adım ya da iş ülkede önemli bir tansiyona niye oluyor.
En azından önemli tartışmalar çıkıyor, kimi vakit sokak hareketleri meydana geliyor.
Parti ortasında bile yapılanın yanlış olduğunu söyleyenler oluyor.
Bunlara da kızılıyor.
Tansiyon tırmanıyor.
İnatlaşma sürüyor.
Sonunda AK Parti idaresi yanlıştan vazgeçiyor lakin ortadan kimi vakit haftalar, kimi vakit aylar geçmiş oluyor, ülkenin gücü boşa harcanıp gidiyor.
Ben de bu durumu her seferinde “Ağa ile maraba” kıssasını hatırlatarak eleştiriyorum.
Bu defa de o denli oldu.
Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan “yakışıksız” Melih Bulu, asla kabul görmediği rektörlükten alındı.
Ve yerine vekaleten Prof. Naci İnci atandı.
Boşu boşuna harcanmış 7 aydan ve onca tansiyondan daha sonra başlangıç noktasına geri dönüldü.
birebir vakitte tam başlangıç noktasına.
Birinci kareye.
Zira biliyor musunuz ki, aslında YÖK’ün 7 ay evvelki atama sırasında Cumhurbaşkanı’na önerdiği rektör adayı Prof. Naci İnci idi.
Boğaziçi Üniversitesi’nin kıymetini ve hassasiyetlerini bilen YÖK idaresi, üniversitenin kasvet olmadan kabul edebileceği isim olarak üniversite ortasından birini, Prof. Naci İnci’yi 1 numaralı rektör adayı olarak Cumhurbaşkanı’nın önüne koydu.
Prof. Naci İnci de bu durumdan haberdardı.
Fakat son anda devreye bir AK Partili milletvekili girdi.
Allem kallem Cumhurbaşkanı’nı ikna etti.
Prof. İnci’nin MHP’ye yakın olduğunu, Prof. Bulu’nun ise AK Parti’ye daha yakın bir isim olacağını, rektörlük deneyimine sahip olduğu için daha başarılı olacağını anlattı.
Cumhurbaşkanı da bunun üzerine Prof. Bulu’yu atadı.
O denli ki, atama YÖK idaresini bile şaşırtırken Prof. İnci’de de büyük hayal kırıklığı yarattı.
ondan sonrasında Naci İnci’ye rektör yardımcılığı önerildiği vakit Prof. İnci uzun müddet bunu kabul etmedi.
Sonunda fazlaca üst seviye ısrarlarla Prof. Naci İnci rektör yardımcılığına ikna edildi.
Ve artık “yakışıksız” Bulu gidince Prof. İnci başta kendisi için düşünülen koltuğa “vekaleten” oturdu.
Artık asaleten de atanır mı bilmiyorum.
Fakat ne yazık ki, üniversite öğretim üyeleri açısından İnci’nin üzerine de istemeye istemeye kabul etmek zorunda bırakıldığı rektör yardımcılığı yüzünden Melih Bulu pisliği bulaştı.
AK Parti bir defa daha kaş yapacağım derken, gözden de etti.”