Mehmet Hanifi GÜLEL
Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu’nun (TUSAF) Antalya’da Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ile birlikte düzenlediği ‘Türkiye Hububat Kongresi’nde konuşan TUSAF İdare Şurası Lideri Dr. Eren Günhan Ulusoy Ulusoy, olağanda fiyatı artan eserin talebinin zayıfladığını ve fiyatların dengelendiğini lisana getirdi lakin şu ana kadar buğday fiyatının dengelenmesine yönelik bir sinyalin olmadığını bildirdi.
Dünyada tahıl mamüllerinde şu an görülen meblağları 2007, 2008, 2010, 2011 ve 2013 senelerında da gördüklerini aktaran Ulusoy, “2007 ve 2008’de 500 doların üzerini gördük, 2013’ten daha sonra görülmedi.
Bu yıl fark ise kuraklıkla ve mali genişlemenin birebir anda denk gelmesi tesirli oldu. Kuraklık döngüsü dörtbeş senede bir yaşanıyor fakat bu döngüye bir de finansal nakdî genişleme denk gelirse süratli hareketler yaşanıyor. Buğday talebi için de para lazım, ama fiyat 500 dolarlara gelirse bu biçimde talep sinyal verir” diye konuştu.
Bu yıl dünya buğday ticaretinde rekor kırıldığını ve ölçünün birinci defa 200 milyon tonu geçeceğini aktaran Ulusoy, üretilen 800 milyon ton buğdayın fiziken 200 milyon tonunun el değiştirdiğini bildirdi. Borsa üzerinden alınıp satılan buğday süreç hacminin devasa yükseklikte olduğuna dikkat çeken Ulusoy, “Fiziki süreç, finansal piyasadaki değişimin yüzde 1’i bile değil, yüzde 99’u finansal piyasada el değiştiriyor. Oradaki sayı bu 200 milyon tonun nasıl alınıp satılacağına tesir ediyor” dedi.
Buğdayda OPEC üzere düzenleyici bir kurumun olmadığını tabir eden Ulusoy, “Buğdayın besin eseri olmasından dolayı devletler çabucak refleks alıyor ve üretim azlığından ihracat kısıtlamalarına gidiyorlar. İthal eden ülke ithalatı kolaylaştırdıkça, ihracatçı da buğdayın ihracını zorlaştırıyor. Zira talep süratli giderse iç piyasasını doyuramayacak ve enflasyon yaşanacak” diye konuştu.
“Olumsuz iklim kuralında toleransımız nerede?”
Türkiye’de 2001 yılında 9.4 milyon hektar alanda buğday üretimi yapılırken bugün yaklaşık 7 milyon hektar buğday ekim alanının bulunduğunu bildiren Ulusoy, geçen yıla kadar ekim alanlarının azaldığını fakat randımanın de yüzde 30 artarak 20 milyon tonda olduğunu bildirdi. “Bunu derken şunu söylüyorduk, üretim 20 milyon; tüketim 19 milyon, paçayı kurtardık. Fakat tarım açık havada yapılıyor, olumsuz bir iklim kaidesi olursa bizim toleransımız nerede?” tabirini kullandı.
Söke Un ile raflara girecek
Söke Değirmencilik ile ilgili teklif ve inceleme sıkıntısını KAP’a şubat ayında bildirdiklerini hatırlatan Eren Günhan Ulusoy, münhasırlık mutabakatı imzaladıklarını deklare etti. Stratejik olarak Söke Un’un raftaki en kuvvetli marka ve markalı eserde yüzde 27 hisseye sahip olduğunu bildiren Ulusoy, “Bizim olmadığımız bir segment. Söke’nin de hiç ihracat ve ithalatı yok. Bizim ihracat oranımız 60-65’lerde. Söke’nin 2/3 satışı paketli 1/3’ü çuvallı. Orada da Ulusoy’un pazarıyla çakışma yok” dedi.
Okumaya devam et...
Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu’nun (TUSAF) Antalya’da Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ile birlikte düzenlediği ‘Türkiye Hububat Kongresi’nde konuşan TUSAF İdare Şurası Lideri Dr. Eren Günhan Ulusoy Ulusoy, olağanda fiyatı artan eserin talebinin zayıfladığını ve fiyatların dengelendiğini lisana getirdi lakin şu ana kadar buğday fiyatının dengelenmesine yönelik bir sinyalin olmadığını bildirdi.
Dünyada tahıl mamüllerinde şu an görülen meblağları 2007, 2008, 2010, 2011 ve 2013 senelerında da gördüklerini aktaran Ulusoy, “2007 ve 2008’de 500 doların üzerini gördük, 2013’ten daha sonra görülmedi.
Bu yıl fark ise kuraklıkla ve mali genişlemenin birebir anda denk gelmesi tesirli oldu. Kuraklık döngüsü dörtbeş senede bir yaşanıyor fakat bu döngüye bir de finansal nakdî genişleme denk gelirse süratli hareketler yaşanıyor. Buğday talebi için de para lazım, ama fiyat 500 dolarlara gelirse bu biçimde talep sinyal verir” diye konuştu.
Bu yıl dünya buğday ticaretinde rekor kırıldığını ve ölçünün birinci defa 200 milyon tonu geçeceğini aktaran Ulusoy, üretilen 800 milyon ton buğdayın fiziken 200 milyon tonunun el değiştirdiğini bildirdi. Borsa üzerinden alınıp satılan buğday süreç hacminin devasa yükseklikte olduğuna dikkat çeken Ulusoy, “Fiziki süreç, finansal piyasadaki değişimin yüzde 1’i bile değil, yüzde 99’u finansal piyasada el değiştiriyor. Oradaki sayı bu 200 milyon tonun nasıl alınıp satılacağına tesir ediyor” dedi.
Buğdayda OPEC üzere düzenleyici bir kurumun olmadığını tabir eden Ulusoy, “Buğdayın besin eseri olmasından dolayı devletler çabucak refleks alıyor ve üretim azlığından ihracat kısıtlamalarına gidiyorlar. İthal eden ülke ithalatı kolaylaştırdıkça, ihracatçı da buğdayın ihracını zorlaştırıyor. Zira talep süratli giderse iç piyasasını doyuramayacak ve enflasyon yaşanacak” diye konuştu.
“Olumsuz iklim kuralında toleransımız nerede?”
Türkiye’de 2001 yılında 9.4 milyon hektar alanda buğday üretimi yapılırken bugün yaklaşık 7 milyon hektar buğday ekim alanının bulunduğunu bildiren Ulusoy, geçen yıla kadar ekim alanlarının azaldığını fakat randımanın de yüzde 30 artarak 20 milyon tonda olduğunu bildirdi. “Bunu derken şunu söylüyorduk, üretim 20 milyon; tüketim 19 milyon, paçayı kurtardık. Fakat tarım açık havada yapılıyor, olumsuz bir iklim kaidesi olursa bizim toleransımız nerede?” tabirini kullandı.
Söke Un ile raflara girecek
Söke Değirmencilik ile ilgili teklif ve inceleme sıkıntısını KAP’a şubat ayında bildirdiklerini hatırlatan Eren Günhan Ulusoy, münhasırlık mutabakatı imzaladıklarını deklare etti. Stratejik olarak Söke Un’un raftaki en kuvvetli marka ve markalı eserde yüzde 27 hisseye sahip olduğunu bildiren Ulusoy, “Bizim olmadığımız bir segment. Söke’nin de hiç ihracat ve ithalatı yok. Bizim ihracat oranımız 60-65’lerde. Söke’nin 2/3 satışı paketli 1/3’ü çuvallı. Orada da Ulusoy’un pazarıyla çakışma yok” dedi.
Okumaya devam et...