Kalem Mühleti faziletleri nelerdir? Kalem müddeti Arapça okunuşu ve meali…

erkan_623

New member
Kalem Müddeti Arap okunuşu ve Türkçe meali




Kuran-ı Kerim’de yer alan her mühlet insanlığın hakikat yolu bulması ve Allah’a (c.c) yönelmesi için indirilmiştir. Kalem Müddeti de Alak Müddetinden daha sonra indirilen ikinci müddettir. Mekke’de nazil olan müddette Hz. Muhammed (s.a.s)’in peygamber olduğu ve öbür insanlardan üstün olduğu anlatılmaktadır. Kuran-ı Kerim’in 569. Sayfasında yer alan Kalem Müddet toplamda 52 ayetten oluşmaktadır.

Hz. Muhammed (s.a.s)’in İslamiyet’i bildiri etmesi üzerine Mekkeli müşrikler, Peygamber Efendimiz hakkında sihirbaz, mecnun üzere ithamlarda bulununca Kalem Müddetinde Peygamber Efendimizin Allah tarafınca gönderilmiş elçi olduğu ve dini bildirim etmek üzere müşriklere gönderildiği anlatılmaktadır. Müşriklerin gaflette olduklarını ve iman etmedikleri sürece büyük bir azabın onları beklediğini söylemektedir.

Kalem Müddeti 4. Ayet-i Kerimesinde Peygamber Efendimiz (s.a.s) ahlaki hoşluğunu şu biçimde söylemektedir: ‘Muhakkak ki sen ulu bir ahlak üzeresin’

Peygamber Efendimiz (s.a.s) ‘Her kim Kalem Mühletini okursa, Allah, ahlaklarını hoş yaptığı şahısların sevabını ona verir’ formunda buyurmuştur.

Kalem Müddeti okumanın faziletleri:


  • Kötülük ve şerden korunmak için Kalem Müddeti okunması tavsiye edilir.


  • Zihin açıklığı vermesi için birinci beş ayeti okunmalıdır.


  • Nazar ve makûs bakıştan korunmak için Kalem Mühletinin son iki ayeti okunması tavsiye edilir. (51-52. Ayetler)


  • Kıskanç insanın şerrinden korunmak için son iki ayet olan 51 ve 52. Ayetler 25 sefer okunması tavsiye edilir.


  • Zalimin zulmünden korunmak için okunması tavsiye edilmektedir.
1. Nun velkalemi ve ma yesturune.

2. Ma ente binı’meti rabbike bimecnunin.

3. Ve inne leke leecren ğayre memnunin.

4. Ve inneke le’ala hulukın ‘azıymin.

5. Fesetubsıru ve yubsırune.

6. Bieyyikumulmeftunu.

7. İnne rabbeke huve a’lemu bimen dalle’an sebiylihi ve huve a’lemu bilmuhtediyne.

8. Fela tutı’ılmukezzibiyne

9. Veddu lev tudhinu feyudhinune.

10. Ve la tutı’ kulle hallafin mehiyni.

11. Hemmazin meşşain binemiymin.

12. Menna’ın lilhayri mu’tedin esiymin.

13. ‘utullin ba’de zalike zeniymen.

14. En kane za malin ve beniyne.

15. İza tutla ‘aleyhi ayatuna kale esatıyrulöncedeniyne.

16. Senesimuhu ‘alelhurtumi.

17. İnna belevnahum kema belevna ashabelcenneti iz aksemu leyasri munneha musbihıyne.

18. Ve la yestesnune.

19. Fetafe ‘aleyha taifun min rabbike ve hum naimune.

20. Feasbehat kessariymi.

21. Fetenadev musbihıyne.

22. Eniğdu ‘ala harsikum in kuntum sarimiyne.

23. Fentaleku ve hum yetehafetune.

24. En la yedhulennehelyevme ‘aleykum miskiynun.

25. Ve ğadev ‘ala hardin kadiriyne.

26. Felemma reevha kalu inna ledallune.

27. Bel nahnu mahrumune.

28. Kale evsetuhum elem ekul lekum levha tusebbihune.

29. Kalu subhane rabbina inna kunna zalimiyne.

30. Feakbele ba’duhum ‘ala ba’dın yetelavemune.

31. Kalu ya veylena inna kunna tağıyne.

32. ‘asa rabbuna en yubdilena hayren minha inna ila rabbina rağıbune.

33. Kezalikel’azabu ve le’azabul’ahıreti ekberu lev kanu ya’lemune.

34. İnne lilmuttekıyne ‘ınde rabbihim cennatin ne’ıymi.

35. Efenec’alulmuslimiyne kelmucrimiyne.

36. Ma lekum keyfe tahkumune.

37. Emlekum kitabun fiyhi tedrusune.

38. İnne lekum fiyhu lema tehayyerune.

39. Em lekum eymanun ‘aleyna baliğatun ila yevmilkıyameti inne lekum lema tahkumune.

40. Selhum eyyuhum bizalike ze’ıymun.

41. Emlehum şureka’u felye’tu bişurekaihim in kanu sadikıyne.

42. Yevme yukşefu ‘an sakın ve yud’avne ilessucudi fela yestetıy’une.

43. Haşi’aten ebsaruhum terhekuhum zillefun ve kad kanu yud’avne ilessucudi ve lum salimune.

44. Fezerniy ve men yukezzibu bihazelhadiysi senestedricuhum min haysu la ya’lemune.

45. Ve umliy lehum inne keydiy metiynun.

46. Em tes’eluhum ecren fehum min mağremin muskalune.

47. Em ‘ındehumulğaybu fehum yektubune.

48. Fasbir lihukmi rabbike ve la tekun kesahıbilhuti iz nada ve huve mekzumun.

49. Levla en tedarekehu nı’metun min rabbihi lenubize bil’arai ve huve mezmumun.

50. Fectebahu rabbuhu fece’alehu minessalihıyne.

51. Ve in yekadulleziyne keferu leyuzlikuneke biebsarihim lemma semi’uzzikre ve yekulune innehu lemecnunun.

52. Ve ma huve illa zikrun lil’alemiyne.

1,2. Nûn.(Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti yardımıyla, bir mecnun değilsin.

3. Elbet sana tükenmez bir mükâfat vardır.

4. Sen olağan olarak ulu bir ahlâk üzeresin.

5,6. Hanginizin meczup olduğunu yakında sen de bakılırsaceksin, onlar da gorecekler.

7. Elbet senin Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi daha uygun bilir. O, hidayete erenleri de daha güzel bilir.

8. O hâlde yalanlayanlara boyun eğme.

9. İstediler ki, yumuşak davranasın, bu biçimdece onlar da yumuşak davransınlar.

10,11,12,13,14. Yemin edip duran, aşağılık, sürekli kusur arayıp kınayan, durmadan kelam taşıyan, düzgünlüğü daima engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

15. Âyetlerimiz kendisine okunduğu vakit, “Öncekilerin masalları!” der.

16. Yakında biz onun burnunu damgalayacağız.

17. Elbet biz, vaktiyle “bahçe sahipleri”ne belâ verdiğimiz üzere, onlara (Mekkeli inkârcılara) da belâ verdik. Hani o bahçe sahipleri, sabah erkenden (fakirlergelmeden) bahçenin mamüllerini devşirmeye yemin etmişlerdi.

18. (Bunu tasarlarken) istisna da yapmıyorlardı. (“İnşaallah” demiyorlardı.)

19. Nihayet onlar uykuda iken Rabbinden bir afet (ateş) bahçeyi sardı.

20. bu biçimdece bahçe, (anızı) yakılmış toprağa döndü.

21,22. Derken, sabahleyin birbirlerine, “Haydi, şayet eserinizi devşirecekseniz erkenden gidin” diye seslendiler.

23,24. Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiç bir fakir yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.

25. (Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği hâlde (bu biçimde söyleyerek) erkenden yola çıktılar.

26. Ancak bahçeyi o hâlde gördüklerinde, “Biz kesinlikle yolumuzu şaşırmış olmalıyız!” dediler.

27. (Gerçeği anlayınca da), “Hayır, halbuki biz yoksun bırakılmışız!” dediler.

28. Onların en akl-ı selim sahibi olanı, “Ben size ‘Rabbinizi tespih etseydiniz ya! dememiş miydim?” dedi.

29. Onlar, “Rabbimizi tesbih ederiz (yüceltiriz). Elbet biz zalim kimseler imişiz” dediler.

30. Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.

31. Şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Nitekim biz azgın kişilermişiz!”

32. “Umulur ki, Rabbimiz bize bunun yerine daha düzgününü verir. Zira biz artık Rabbimizi arzulayanlarız.”

33. İşte bu biçimdedir azap! Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür; ah bir bilselerdi!

34. Elbet Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında Naîm cennetleri vardır.

35. Biz müslümanları hatalılar üzere kılar mıyız?

36. Size ne oluyor, nasıl karar veriyorsunuz?

37. Yoksa size ilişkin bir kitabınız var da (bu batıl hükümleri) ondan mı okuyorsunuz?

38. Onda, “Seçip beğendiğiniz her şey kesinlikle sizindir” (diye mi yazılı?)

39. Veya bizden, her ne hükmederseniz kesinlikle o denli olacağına dair Kıyamete kadar sürecek kesin kelamlar mi aldınız?

40. Sor onlara: “Onların hangisi bu (iddianın doğruluğu)na kefildir?”

41. Yoksa onların ortakları mı var? Hakikat söyleyenler iseler, haydi getirsinler ortaklarını!

42,43. Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir hâlde buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Hâlbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar (ve buna yanaşmıyorlar)dı.

44. (Ey Muhammed!) Bu kelamı (Kur’an’ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak. Biz onları bilemeyecekleri halde adım adım helâka yaklaştıracağız.

45. Onlara mühlet veriyorum. Elbet benim tuzağım sağlamdır.

46. Yoksa sen onlardan bir fiyat istiyorsun da onlar bu yüzden ağır bir borç yükü altına mı girmişlerdir?

47. Veyahut gayb (Levh-i Mahfuz) kendi yanlarında da onlar mı (bundan aktarıp) yazıyorlar?

48. Sen, Rabbinin kararına sabret. Balık sahibi (Yûnus) üzere olma. Hani o, (balığın karnında) kederli bir hâlde Rabbine yakarmıştı.

49. Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o kesinlikle kınanmış bir hâlde ıssız bir yere atılacaktı.

50. (Fakat bu biçimde olmadı.) Rabbi onu (peygamber olarak) seçti ve salih kimselerden kıldı.

51. Elbet inkâr edenler Zikr’i (Kur’an’ı) duydukları vakit neredeyse seni gözleriyle devirecekler. (Senin için,) “Hiç kuşku yok o bir delidir” diyorlar.

52. halbuki Kuran alemler için öğütten diğer bir şey değildir.