Hakaret davasında Türkiye gazetesi muharriri Cem Küçük’ten 18 bin TL tazminat kazanan gazeteci İsmail Saymaz, istinaf mahkemesinde kaybetti. Saymaz, tazminatı faiziyle 23 bin TL olarak ödemeye mahkum edildi.
Küçük’ün köşesinden duyurduğu olaydan daha sonra görüştüğümüz İsmail Saymaz, Odatv’ye yaptığı açıklamada, “bu biçimde yeni Türkiye’ye bu biçimde adalet işte…” diye belirtti.
“TÜRKİYE’DE BU İŞLER BU TÜRLÜ OLUR…”
Saymaz, Küçük için “Şöyle kazandı” diyerek evraka bir açıklama getirirken, şunları söylemiş oldu:
“Daha evvel kendisi Bakırköy 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2019 yılında hakaret hatasından ceza aldı ve kararın açıklanması geriye bırakıldı. Yani buradan ceza aldı, bu ceza katılaşınca biz tazminat davası açtık ve birinci derece mahkemesini kazandık.
Birinci derece mahkemesini kazandık, istinaf mahkemesi bu sonucu bozdu. Şu an adliyelerin ceza davasına bakan mahkemenin ‘hakaret var’ diyerek mahkum ettiği bir söylemi, bir hakareti, istinaf mahkemesi ‘düşünce özgürlüğü’ diye sayıyor. Şayet bu ‘düşünce özgürlüğü’ ise bu biçimde Cumhurbaşkanı’nı eleştirdi diye tweet atan binlerce beşerden özür dilemek gerekiyor. Fakat halihazırda başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AK Parti’li siyasetçiler ve onların gazetecilerinin Twitter’da kendilerine dönük en ufak eleştiriyi bile mahkemeye gdolayırken, bu sözlerin eldeki ceza sonucuna karşın birinci istinaf mahkemesinin mahkumiyetine karşın ‘ifade hürriyeti’ diye kıymetlendirilmesi tam Türkiye’ye yakışır bir görüntü. Türkiye’de bu işler bu biçimde olur. Türkiye’de iktidar yanlısı beşerler adliyenin bir kapısından girip öbür kapısından çıkarlar. ötürüsıyla bu, rastgele bir biçimde yargıda kazanılmış muvaffakiyet değil. Bu AKP’nin yargı üstündeki yükünün, basıncının, tehdidinin bir kararı…
Ben bugün bütün bu basınca ve siyasetin yargı üstündeki korkutucu gücüne karşın rüzgarın tersine yürüyerek mahkumiyet sonucu veren, 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nin ve daha evvel tazminata karar veren Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin cüretlerini düşünmeye başladım.
Karar kesin olduğu için buna itiraz edebilecek durumumuz yok. ötürüsıyla o kapıyı da kapattılar. Şu an Ceza Mahkemesi’nde mahkum olmuş, birinci derece mahkemede tazminata bahis olmuş bir sonucu istinaf mahkemesi ‘burada söz hürriyeti vardır’ diyerek, üstelik itiraz yolunu kapatarak bitirmiş oldu.
bu biçimde yeni Türkiye’ye bu biçimde adalet işte…”
NE OLMUŞTU
Cem Küçük, İsmail Saymaz’ı tekraren sefer maksat göstermişti. Küçük, ByLock’un patent sahibi David Keynes’le haber yapan Saymaz hakkında “Bylock MİT’in en hassas olduğu belgedir. Teşkilatımız epeyce rahatsız. Tetikçi İsmail Saymaz Mehmet Baransu üzere ağır bedel ödeyecek” sözlerini kullanmıştı.
Küçük’ün köşesinden duyurduğu olaydan daha sonra görüştüğümüz İsmail Saymaz, Odatv’ye yaptığı açıklamada, “bu biçimde yeni Türkiye’ye bu biçimde adalet işte…” diye belirtti.
“TÜRKİYE’DE BU İŞLER BU TÜRLÜ OLUR…”
Saymaz, Küçük için “Şöyle kazandı” diyerek evraka bir açıklama getirirken, şunları söylemiş oldu:
“Daha evvel kendisi Bakırköy 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2019 yılında hakaret hatasından ceza aldı ve kararın açıklanması geriye bırakıldı. Yani buradan ceza aldı, bu ceza katılaşınca biz tazminat davası açtık ve birinci derece mahkemesini kazandık.
Birinci derece mahkemesini kazandık, istinaf mahkemesi bu sonucu bozdu. Şu an adliyelerin ceza davasına bakan mahkemenin ‘hakaret var’ diyerek mahkum ettiği bir söylemi, bir hakareti, istinaf mahkemesi ‘düşünce özgürlüğü’ diye sayıyor. Şayet bu ‘düşünce özgürlüğü’ ise bu biçimde Cumhurbaşkanı’nı eleştirdi diye tweet atan binlerce beşerden özür dilemek gerekiyor. Fakat halihazırda başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AK Parti’li siyasetçiler ve onların gazetecilerinin Twitter’da kendilerine dönük en ufak eleştiriyi bile mahkemeye gdolayırken, bu sözlerin eldeki ceza sonucuna karşın birinci istinaf mahkemesinin mahkumiyetine karşın ‘ifade hürriyeti’ diye kıymetlendirilmesi tam Türkiye’ye yakışır bir görüntü. Türkiye’de bu işler bu biçimde olur. Türkiye’de iktidar yanlısı beşerler adliyenin bir kapısından girip öbür kapısından çıkarlar. ötürüsıyla bu, rastgele bir biçimde yargıda kazanılmış muvaffakiyet değil. Bu AKP’nin yargı üstündeki yükünün, basıncının, tehdidinin bir kararı…
Ben bugün bütün bu basınca ve siyasetin yargı üstündeki korkutucu gücüne karşın rüzgarın tersine yürüyerek mahkumiyet sonucu veren, 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nin ve daha evvel tazminata karar veren Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin cüretlerini düşünmeye başladım.
Karar kesin olduğu için buna itiraz edebilecek durumumuz yok. ötürüsıyla o kapıyı da kapattılar. Şu an Ceza Mahkemesi’nde mahkum olmuş, birinci derece mahkemede tazminata bahis olmuş bir sonucu istinaf mahkemesi ‘burada söz hürriyeti vardır’ diyerek, üstelik itiraz yolunu kapatarak bitirmiş oldu.
bu biçimde yeni Türkiye’ye bu biçimde adalet işte…”
NE OLMUŞTU
Cem Küçük, İsmail Saymaz’ı tekraren sefer maksat göstermişti. Küçük, ByLock’un patent sahibi David Keynes’le haber yapan Saymaz hakkında “Bylock MİT’in en hassas olduğu belgedir. Teşkilatımız epeyce rahatsız. Tetikçi İsmail Saymaz Mehmet Baransu üzere ağır bedel ödeyecek” sözlerini kullanmıştı.