Merve YİĞİTCAN
Gelecek yılın minimum fiyat artırımı konusunda tartışmalar bu yıl erken başladı. Yüksek enflasyona bağlı zayıfl ayan alım gücünün güzelleştirilmesi ismine bu yıl minimum fiyat artırımı kritik bir değer taşırken, iş dünyasının önde gelen temsilcileri, enflasyon üzerinde bir artırım oranıyla minimum fiyatta artışa gidilmesi konusunda birleşiyor. Fakat patronlar, minimum fiyattaki patron hissesinde devletten takviye adımları bekliyor.
Evvelki gün TÜSİAD Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç’ın, minimum fiyata 2016 yılındaki üzere yüklü bir artırım beklentisini lisana getirmesinin akabinde dün de MÜSİAD’ın yeni lideri Mahmut Asmalı, birinci basın toplantısında minimum fiyat vurgusu yaparak, çalışanların daha uygun maddi şartlar altında çalışmasının, hayatlarını daha müreff eh bir biçimde sürdürmelerinin, alım güçlerinin artmasının en az çalışanlar kadar, patronları de mutlu edeceğine dikkat çekti. İSO Lideri Erdal Bahçıvan ise enflasyonun ekonomik bir sorun olmanın ötesinde, sosyolojik bir meseleye dönüştüğüne vurgu yaparak, çalışan kesitin hayat pahalılığı niçiniyle yüksek fiyat beklentilerinin haklı olduğunu vurguladı. İTO Lideri Şekib Avdagiç ise, refahın tabana yayıldığı bir büyüme modelinden yana olduklarını, fiyatlar üstündeki vergi ve SGK primi yükünün azaltılması konusunda adım atmak gerektiğini lisana getirdi.
“Ekonomik rasyonaliteden kopulmamalı”
DÜNYA’ya konuşan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Lideri Erdal Bahçıvan da tüm kesitler için değerli bir belirsizlik ve tasa kaynağı olan enflasyonun, bugün geldiği nokta prestijiyle ekonomik bir sorun olmanın ötesinde, sosyolojik bir sıkıntıya da dönüştüğüne dikkat çekti. Bahçıvan, minimum fiyat görüşmeleri süreci öncesi ‘ekonomik rasyonaliteden kopmama’ ikazında bulunarak, “Bir tarafta hayat pahalılığı niçiniyle alım gücü zayıfl ayan çalışan kesitin haklı yüksek fiyat beklentileri, öbür tarafta artan girdi maliyetleri niçiniyle üreticilerin karşılaştığı kar marjı baskısı birebir anda yaşanıyor. Bu durum, bugünün en sıcak gündem hususlarından biri haline gelmiş bulunuyor. Bu sıcak süreçte ekonomik rasyonaliteden kopmamanın tüm tarafl ar için değerli olduğu da dikkatlerden kaçırmamalıyız” sözlerini kullandı.
“Gelir vergisi dilimleri de güncellensin”
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Lideri Şekib Avdagiç ise DÜNYA’ya yaptığı değerlendirmede, iş dünyası olarak her daim refahın tabana yayıldığı bir büyüme modelinden yana olduklarını vurguladı. Son süreçte tüm dünyayı saran ve hem üreticiyi, birebir vakitte tüketiciyi zorlayan fiyat artışlarına karşı birtakım tedbirler alınmasının yarar getireceğine dikkat çeken Avdagiç, “Bu noktada uzun vakittir lisana getirilen fiyatlar üstündeki vergi ve SGK primi yükünün azaltılması konusunda adım atmanın tam vakti olabilir diye düşünüyoruz. Bu da çalışanların maaşlarında makul bir düzgünleşme sağlayacaktır. Ayrıyeten gelir vergisi dilimlerinin enflasyon dikkate alınarak güncellenmesini de değerli buluyoruz” tabirlerini kullandı.
“Akılcı düzeyde uzlaşı sağlayacağımıza inancımız tam”
Türkiye Patron Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) İdare Konseyi, minimum fiyatla ilgili 7 Kasım tarihinde yaptığı açıklamada, başta Türk-İş olmak üzere personel konfederasyonları ve patron kuruluşlarıyla istişare halinde olduklarını belirterek, şu açıklamayı yapmıştı:
“Refah düzeylerini, istihdamı korumak, salgında sıkıntı durumda kalan kesimlerin üstündeki baskıyı azaltmak için devrin şartlarını ve uzun vadeli ekonomik tesirleri dikkate alan, istikrarlı bir taban fiyatın belirlenmesini bu yıl her zamankinden de değerli buluyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın hayat kalitesini kalıcı biçimde artıracak her türlü sonucun en büyük destekçisiyiz. Gerek global enflasyon, gerek ülkemizin rekabetçiliğini etkileyen faktörler de kıymetlendirilerek optimal ve akılcı düzeyde uzlaşı sağlayacağımıza inancımız tamdır.”
Taban fiyat beklentileri araştırılıyor
Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Alım, minimum fiyatla ilgili çalışmanın bir üniversite tarafınca yürütüldüğünü, emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) için de çalışmaların sürdüğünü ve maliyet üzerine durduklarını söylemiş oldu.
Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Alım, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen kabine toplantısının akabinde gazetecilere açıklamalarda bulundu. Alım, emeklilikte yaşa takılanlara (EYT) yönelik mevcut kademeli geçişten daha erken yaşta emekli olunması halinde çalışma olduğu ayrıntılarının hatırlatılması üzerine, “(Düzenlemeye husus olacak yaş kümesi konusunda) Şu anda rastgele bir şeyi tartışmıyorum. Çalışmamız bütün bu hususlarla ilgili. Detaylı bir açıklama yaparız. Bütün bu mevzular gündemimizde. çabucak hemen bakanlık bünyesinde ilgili maliyetleri ve kapsamları çalışıyoruz. Bunlar bitince ilgili bakanlıklar ve sendikalarla paylaşacağız” dedi. Bakan Alım, minimum fiyatla ilgili çalışmanın ismini vermediği bir üniversite tarafınca yürütüldüğünü, yalnızca taban fiyatla çalışanları değil, daha yüksek fiyatla çalışan bireyleri de kapsayan geniş bir beklenti araştırması yapıldığını söylemiş oldu. İşyeri bazlı yapılan anket çalışmasında, çalışan sayısına bakılırsa de sınıflama yapıldığını belirten Bakan Vedat Alım, “Kamuoyuna bilgi verilecek. Araştırma ve anket kararınu açıklayacağız. Hangi meslek gurupları ne bekliyor geçim durumları hayata bakış stilleri, hayat standartları (gözetilecek). Taban fiyatlı olmayanlar da var ankette. Onların beklentileri de var. Onlar minimum fiyatlı çalışanlarla kurulan bağların sürdürülebilirliği açısından önemli” dedi. Çalışma Bakanı Alım, sonuçların aralık ayında toplanacak Taban Fiyat Tespit Kurulu öncesi tamamlanacağını bildirdi. Minimum fiyatın gelir vergisi ve öbür vergi yüklerinin kaldırılması tarafında taleplere ait çalışma olup olmadığı sorusuna ise Vedat Alım, alternatif vergi modelleri üzerinde durduklarını, çeşitli vergi oranlarının tesirini çalıştıklarını kaydetti. Bakan Alım mümkün vergi düzenlemelerinin hepsinin yasa gerektirmediğini, Cumhurbaşkanı sonucu ya da Taban Fiyat Tespit Komitesi sonucuyla uygulamaya girebilecek düzenlemeler de bulunduğunu belirtti.
Memurların maaş ve emekli maaşlarında artış sağlayacak katsayının 3600’a yükseltilmesi konusunda da Alım, Kamu İşçisi Müracaat Şurası ve Üçlü Müşavere Kurulu’nda bu mevzunun değerlendirileceğini kaydetti.
Minimum fiyata enflasyon üzerinde artırım gerekiyor
MÜSİAD Lideri Mahmut Asmalı, 2022 minimum fiyat artırımının, patron üstündeki vergi yüklerinin bir kısmı azaltılarak kesinlikle yılsonu enflasyon oranının üzerinde olması gerektiğini söylemiş oldu. Asmalı, artırımın enflasyon oranı kadar kısmını patron, kalan kısmını da devletin üstlenebileceğini belirtti. Müstakil Endüstrici ve İş Adamları Derneği’nin (MÜSİAD) yeni lideri Mahmut Asmalı, birinci basın toplantısında faiz ve minimum fiyat vurgusu yaptı. MÜSİAD’ın genel merkezinde tüm idare şurasının yer aldığı görüşmede konuşan Asmalı, çalışanların daha yeterli maddi şartlar altında çalışmasının, hayatlarını daha müreff eh bir biçimde sürdürmelerinin, alım güçlerinin artmasının en az çalışanlar kadar, patronları de şad edeceğine dikkat çekti. Asmalı, “Bu bağlamda 2022 yılı için belirlenecek minimum fiyat artırımının, patron üstündeki minimum fiyat vergi yüklerinin bir kısmı azaltılmak sureti ile kesinlikle yılsonu enflasyon oranının üzerinde olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Asmalı, patronun minimum fiyat yükünün hafifçel etilmesi noktasında da yapılacak artırımın enflasyon oranı kadarlık kısmı patronun, üstündeki kısmın da devlet tarafınca üstlenilmesinin yeterli olacağını lisana getirdi. Faiz indirimlerini de gündeme getiren Asmalı, faizin getiri ve maliyet olmak üzere iki istikameti bulunduğunu, sanayiciyi ilgilendirenin maliyet tarafı yani krediler olduğunu söz etti. Faizlerin yüksek olmasının üretim maliyetlerinin yüksek kalmasına ve enflasyonun yüksek çıkmasına niye olduğunu savunan Asmalı, şu biçimde devam etti: “Sanayici ve iş insanları derneği olarak bizi ilgilendiren kısmı da burasıdır. Faizler ne kadar düşerse üretim maliyetleri de kredi faizlerinin gevşemesine bağlı olarak birebir ölçüde düşecektir. Bu durum enflasyonun düşmesine katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda yatırımların, üretimin ve istihdamın önündeki en büyük mahzur olarak gördüğümüz faiz oranlarının düşürülmesini destekliyoruz.” Kurdaki artışların hammadde fiyatlarına yansıyarak ihracatçıları da önemli manada etkilediğini aktaran Asmalı, kur artışlarını tek dizginleme aracının faiz artışı olarak görülmesini ve faizin enflasyonun 5-6 puan üzerinde olması gerektiği üzere bir algıyı kabul etmediklerini tabir ederek, Brezilya, ABD ve Avrupa’daki kimi ülkeleri buna örnek olarak gösterdi.
Döviz tasarruf aracı olarak görülmemeli
Tüm dünyada talep patlaması ve enflasyon artışı olduğunu vurgulayan Asmalı, hammadde ve orta mamul teşviklerinin artırılması gerektiğini söylemiş oldu. Asmalı, “Türkiye’nin stratejik hammaddelerini yurt dışına aşikâr kota ile satması gerektiğini düşünüyoruz. Orta mamul ve hammadde tedarikinde yaşanacak olumsuzluğun iktisada önemli bedeli olur. Hammadde ve orta mamul yatırımlarının teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Ferdi tasarrufl arda yeni enstrümanlara gereksinim olduğunu kaydeden Asmalı, “Vatandaşımız ya altını ya da dövizi tasarruf aracı olarak görmemeli. İnsanların şunu bilmesi lazım bugün alınan her döviz hayat pahalılığı olarak karşımıza çıkıyor. Elektriği, arabası, doğalgazı kıymetli alıyor” sözlerini kullandı.
Yeni devirde 7 ana başlık
Türkiye’nin yerli ve ulusal üretim gücüne, her açıdan katma paha sağlayabilmek maksadı ile yeni periyot hedefl erini yedi ana başlık altında kurguladıklarını aktaran Asmalı, bunları şöyle sıraladı: “G-20 ülkelerinin tamamında MÜSİAD ofislerinin güçlendirilmesi ve ticari diplomasinin artırılması, Körfez İşadamları İrtibat Ofisi’nin kurulması, yurt haricinde en az bir MÜSİAD Expo Fuarı’nın düzenlenmesi, MÜSİAD Memleketler arası Tahkim Merkezi’nin kurulması, mikro ihracatın desteklenmesi, bu doğrultuda her üyemizin lojistik, insan kaynakları, ödeme sistemleri üzere altyapı süreçlerinin güçlendirilmesi, iktisat diplomasisi faaliyetleriyle büyükelçi ve ticari ataşelerin Anadolu’daki iş insanları ile bir ortaya getirilmesi, MÜSİAD Ticaret Ofisi’nin (MTO) kurulmasını ana başlıklarımız olarak belirledik.”
300 milyar dolar ihracat mümkün
MÜSİAD olarak Türkiye iktisadının; bilhassa hizmet ihracatının artması ile bir arada 2023 yılında, 250 milyar dolarlık ihracat maksadını aşacağına inandıklarını lisana getiren Asmalı, “Hatta bu sayının 300 milyar dolar düzeyine çıkabilmesini de pekala mümkün görüyoruz. Bunun için MÜSİAD üyesi ihracatçılar ile gerçekleştirdiğimiz özel araştırma kapsamında 3 temel strateji belirledik. Bu stratejilerimiz katma bedelli, yüksek teknolojili mamüllerin ihracatına yönelik stratejilere tartı vermek, yurt dışı lojistik merkezlerine odaklanmak, bu kapsamda her türlü altyapı sürecini güçlendirmek olarak sıralayabiliriz” diye konuştu.
Okumaya devam et...
Gelecek yılın minimum fiyat artırımı konusunda tartışmalar bu yıl erken başladı. Yüksek enflasyona bağlı zayıfl ayan alım gücünün güzelleştirilmesi ismine bu yıl minimum fiyat artırımı kritik bir değer taşırken, iş dünyasının önde gelen temsilcileri, enflasyon üzerinde bir artırım oranıyla minimum fiyatta artışa gidilmesi konusunda birleşiyor. Fakat patronlar, minimum fiyattaki patron hissesinde devletten takviye adımları bekliyor.
Evvelki gün TÜSİAD Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç’ın, minimum fiyata 2016 yılındaki üzere yüklü bir artırım beklentisini lisana getirmesinin akabinde dün de MÜSİAD’ın yeni lideri Mahmut Asmalı, birinci basın toplantısında minimum fiyat vurgusu yaparak, çalışanların daha uygun maddi şartlar altında çalışmasının, hayatlarını daha müreff eh bir biçimde sürdürmelerinin, alım güçlerinin artmasının en az çalışanlar kadar, patronları de mutlu edeceğine dikkat çekti. İSO Lideri Erdal Bahçıvan ise enflasyonun ekonomik bir sorun olmanın ötesinde, sosyolojik bir meseleye dönüştüğüne vurgu yaparak, çalışan kesitin hayat pahalılığı niçiniyle yüksek fiyat beklentilerinin haklı olduğunu vurguladı. İTO Lideri Şekib Avdagiç ise, refahın tabana yayıldığı bir büyüme modelinden yana olduklarını, fiyatlar üstündeki vergi ve SGK primi yükünün azaltılması konusunda adım atmak gerektiğini lisana getirdi.
“Ekonomik rasyonaliteden kopulmamalı”
DÜNYA’ya konuşan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Lideri Erdal Bahçıvan da tüm kesitler için değerli bir belirsizlik ve tasa kaynağı olan enflasyonun, bugün geldiği nokta prestijiyle ekonomik bir sorun olmanın ötesinde, sosyolojik bir sıkıntıya da dönüştüğüne dikkat çekti. Bahçıvan, minimum fiyat görüşmeleri süreci öncesi ‘ekonomik rasyonaliteden kopmama’ ikazında bulunarak, “Bir tarafta hayat pahalılığı niçiniyle alım gücü zayıfl ayan çalışan kesitin haklı yüksek fiyat beklentileri, öbür tarafta artan girdi maliyetleri niçiniyle üreticilerin karşılaştığı kar marjı baskısı birebir anda yaşanıyor. Bu durum, bugünün en sıcak gündem hususlarından biri haline gelmiş bulunuyor. Bu sıcak süreçte ekonomik rasyonaliteden kopmamanın tüm tarafl ar için değerli olduğu da dikkatlerden kaçırmamalıyız” sözlerini kullandı.
“Gelir vergisi dilimleri de güncellensin”
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Lideri Şekib Avdagiç ise DÜNYA’ya yaptığı değerlendirmede, iş dünyası olarak her daim refahın tabana yayıldığı bir büyüme modelinden yana olduklarını vurguladı. Son süreçte tüm dünyayı saran ve hem üreticiyi, birebir vakitte tüketiciyi zorlayan fiyat artışlarına karşı birtakım tedbirler alınmasının yarar getireceğine dikkat çeken Avdagiç, “Bu noktada uzun vakittir lisana getirilen fiyatlar üstündeki vergi ve SGK primi yükünün azaltılması konusunda adım atmanın tam vakti olabilir diye düşünüyoruz. Bu da çalışanların maaşlarında makul bir düzgünleşme sağlayacaktır. Ayrıyeten gelir vergisi dilimlerinin enflasyon dikkate alınarak güncellenmesini de değerli buluyoruz” tabirlerini kullandı.
“Akılcı düzeyde uzlaşı sağlayacağımıza inancımız tam”
Türkiye Patron Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) İdare Konseyi, minimum fiyatla ilgili 7 Kasım tarihinde yaptığı açıklamada, başta Türk-İş olmak üzere personel konfederasyonları ve patron kuruluşlarıyla istişare halinde olduklarını belirterek, şu açıklamayı yapmıştı:
“Refah düzeylerini, istihdamı korumak, salgında sıkıntı durumda kalan kesimlerin üstündeki baskıyı azaltmak için devrin şartlarını ve uzun vadeli ekonomik tesirleri dikkate alan, istikrarlı bir taban fiyatın belirlenmesini bu yıl her zamankinden de değerli buluyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın hayat kalitesini kalıcı biçimde artıracak her türlü sonucun en büyük destekçisiyiz. Gerek global enflasyon, gerek ülkemizin rekabetçiliğini etkileyen faktörler de kıymetlendirilerek optimal ve akılcı düzeyde uzlaşı sağlayacağımıza inancımız tamdır.”
Taban fiyat beklentileri araştırılıyor
Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Alım, minimum fiyatla ilgili çalışmanın bir üniversite tarafınca yürütüldüğünü, emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) için de çalışmaların sürdüğünü ve maliyet üzerine durduklarını söylemiş oldu.
Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Vedat Alım, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen kabine toplantısının akabinde gazetecilere açıklamalarda bulundu. Alım, emeklilikte yaşa takılanlara (EYT) yönelik mevcut kademeli geçişten daha erken yaşta emekli olunması halinde çalışma olduğu ayrıntılarının hatırlatılması üzerine, “(Düzenlemeye husus olacak yaş kümesi konusunda) Şu anda rastgele bir şeyi tartışmıyorum. Çalışmamız bütün bu hususlarla ilgili. Detaylı bir açıklama yaparız. Bütün bu mevzular gündemimizde. çabucak hemen bakanlık bünyesinde ilgili maliyetleri ve kapsamları çalışıyoruz. Bunlar bitince ilgili bakanlıklar ve sendikalarla paylaşacağız” dedi. Bakan Alım, minimum fiyatla ilgili çalışmanın ismini vermediği bir üniversite tarafınca yürütüldüğünü, yalnızca taban fiyatla çalışanları değil, daha yüksek fiyatla çalışan bireyleri de kapsayan geniş bir beklenti araştırması yapıldığını söylemiş oldu. İşyeri bazlı yapılan anket çalışmasında, çalışan sayısına bakılırsa de sınıflama yapıldığını belirten Bakan Vedat Alım, “Kamuoyuna bilgi verilecek. Araştırma ve anket kararınu açıklayacağız. Hangi meslek gurupları ne bekliyor geçim durumları hayata bakış stilleri, hayat standartları (gözetilecek). Taban fiyatlı olmayanlar da var ankette. Onların beklentileri de var. Onlar minimum fiyatlı çalışanlarla kurulan bağların sürdürülebilirliği açısından önemli” dedi. Çalışma Bakanı Alım, sonuçların aralık ayında toplanacak Taban Fiyat Tespit Kurulu öncesi tamamlanacağını bildirdi. Minimum fiyatın gelir vergisi ve öbür vergi yüklerinin kaldırılması tarafında taleplere ait çalışma olup olmadığı sorusuna ise Vedat Alım, alternatif vergi modelleri üzerinde durduklarını, çeşitli vergi oranlarının tesirini çalıştıklarını kaydetti. Bakan Alım mümkün vergi düzenlemelerinin hepsinin yasa gerektirmediğini, Cumhurbaşkanı sonucu ya da Taban Fiyat Tespit Komitesi sonucuyla uygulamaya girebilecek düzenlemeler de bulunduğunu belirtti.
Memurların maaş ve emekli maaşlarında artış sağlayacak katsayının 3600’a yükseltilmesi konusunda da Alım, Kamu İşçisi Müracaat Şurası ve Üçlü Müşavere Kurulu’nda bu mevzunun değerlendirileceğini kaydetti.
Minimum fiyata enflasyon üzerinde artırım gerekiyor
MÜSİAD Lideri Mahmut Asmalı, 2022 minimum fiyat artırımının, patron üstündeki vergi yüklerinin bir kısmı azaltılarak kesinlikle yılsonu enflasyon oranının üzerinde olması gerektiğini söylemiş oldu. Asmalı, artırımın enflasyon oranı kadar kısmını patron, kalan kısmını da devletin üstlenebileceğini belirtti. Müstakil Endüstrici ve İş Adamları Derneği’nin (MÜSİAD) yeni lideri Mahmut Asmalı, birinci basın toplantısında faiz ve minimum fiyat vurgusu yaptı. MÜSİAD’ın genel merkezinde tüm idare şurasının yer aldığı görüşmede konuşan Asmalı, çalışanların daha yeterli maddi şartlar altında çalışmasının, hayatlarını daha müreff eh bir biçimde sürdürmelerinin, alım güçlerinin artmasının en az çalışanlar kadar, patronları de şad edeceğine dikkat çekti. Asmalı, “Bu bağlamda 2022 yılı için belirlenecek minimum fiyat artırımının, patron üstündeki minimum fiyat vergi yüklerinin bir kısmı azaltılmak sureti ile kesinlikle yılsonu enflasyon oranının üzerinde olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Asmalı, patronun minimum fiyat yükünün hafifçel etilmesi noktasında da yapılacak artırımın enflasyon oranı kadarlık kısmı patronun, üstündeki kısmın da devlet tarafınca üstlenilmesinin yeterli olacağını lisana getirdi. Faiz indirimlerini de gündeme getiren Asmalı, faizin getiri ve maliyet olmak üzere iki istikameti bulunduğunu, sanayiciyi ilgilendirenin maliyet tarafı yani krediler olduğunu söz etti. Faizlerin yüksek olmasının üretim maliyetlerinin yüksek kalmasına ve enflasyonun yüksek çıkmasına niye olduğunu savunan Asmalı, şu biçimde devam etti: “Sanayici ve iş insanları derneği olarak bizi ilgilendiren kısmı da burasıdır. Faizler ne kadar düşerse üretim maliyetleri de kredi faizlerinin gevşemesine bağlı olarak birebir ölçüde düşecektir. Bu durum enflasyonun düşmesine katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda yatırımların, üretimin ve istihdamın önündeki en büyük mahzur olarak gördüğümüz faiz oranlarının düşürülmesini destekliyoruz.” Kurdaki artışların hammadde fiyatlarına yansıyarak ihracatçıları da önemli manada etkilediğini aktaran Asmalı, kur artışlarını tek dizginleme aracının faiz artışı olarak görülmesini ve faizin enflasyonun 5-6 puan üzerinde olması gerektiği üzere bir algıyı kabul etmediklerini tabir ederek, Brezilya, ABD ve Avrupa’daki kimi ülkeleri buna örnek olarak gösterdi.
Döviz tasarruf aracı olarak görülmemeli
Tüm dünyada talep patlaması ve enflasyon artışı olduğunu vurgulayan Asmalı, hammadde ve orta mamul teşviklerinin artırılması gerektiğini söylemiş oldu. Asmalı, “Türkiye’nin stratejik hammaddelerini yurt dışına aşikâr kota ile satması gerektiğini düşünüyoruz. Orta mamul ve hammadde tedarikinde yaşanacak olumsuzluğun iktisada önemli bedeli olur. Hammadde ve orta mamul yatırımlarının teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Ferdi tasarrufl arda yeni enstrümanlara gereksinim olduğunu kaydeden Asmalı, “Vatandaşımız ya altını ya da dövizi tasarruf aracı olarak görmemeli. İnsanların şunu bilmesi lazım bugün alınan her döviz hayat pahalılığı olarak karşımıza çıkıyor. Elektriği, arabası, doğalgazı kıymetli alıyor” sözlerini kullandı.
Yeni devirde 7 ana başlık
Türkiye’nin yerli ve ulusal üretim gücüne, her açıdan katma paha sağlayabilmek maksadı ile yeni periyot hedefl erini yedi ana başlık altında kurguladıklarını aktaran Asmalı, bunları şöyle sıraladı: “G-20 ülkelerinin tamamında MÜSİAD ofislerinin güçlendirilmesi ve ticari diplomasinin artırılması, Körfez İşadamları İrtibat Ofisi’nin kurulması, yurt haricinde en az bir MÜSİAD Expo Fuarı’nın düzenlenmesi, MÜSİAD Memleketler arası Tahkim Merkezi’nin kurulması, mikro ihracatın desteklenmesi, bu doğrultuda her üyemizin lojistik, insan kaynakları, ödeme sistemleri üzere altyapı süreçlerinin güçlendirilmesi, iktisat diplomasisi faaliyetleriyle büyükelçi ve ticari ataşelerin Anadolu’daki iş insanları ile bir ortaya getirilmesi, MÜSİAD Ticaret Ofisi’nin (MTO) kurulmasını ana başlıklarımız olarak belirledik.”
300 milyar dolar ihracat mümkün
MÜSİAD olarak Türkiye iktisadının; bilhassa hizmet ihracatının artması ile bir arada 2023 yılında, 250 milyar dolarlık ihracat maksadını aşacağına inandıklarını lisana getiren Asmalı, “Hatta bu sayının 300 milyar dolar düzeyine çıkabilmesini de pekala mümkün görüyoruz. Bunun için MÜSİAD üyesi ihracatçılar ile gerçekleştirdiğimiz özel araştırma kapsamında 3 temel strateji belirledik. Bu stratejilerimiz katma bedelli, yüksek teknolojili mamüllerin ihracatına yönelik stratejilere tartı vermek, yurt dışı lojistik merkezlerine odaklanmak, bu kapsamda her türlü altyapı sürecini güçlendirmek olarak sıralayabiliriz” diye konuştu.
Okumaya devam et...