Ankara Sanayi Odası (ASO) Lideri Nurettin Özdebir, ihracat gelirinin yüzde 40’ının Merkez Bankası’na satış zorunluluğunun döviz konumu açığını artıracağını söylemiş oldu. Kur ve enflasyonu düşük tutmaya çalışmanın büyüme ve cari fazla beklentilerini zorlaştırdığını kaydeden Özdebir, ihracatta kapasite artırıcı yatırımların devreye girmesi gerektiğini bildirdi.
ASO Nisan Ayı Meclis Toplantısında konuşan Lider Nurettin Özdebir, enflasyon, düşük büyüme, savaş ve FED faiz artışının gelişmekte olan ülkelerde zorlayıcı tesirlere niye olmayı sürdürdüğünü kaydetti. Dünya Bankası’nın Avrupa ve Orta Asya ekonomilerinde küçülme beklerken, IMF’nin ise global büyüme iddialarını düşürdüğünü söyleyen Özdebir, Dünya Ticaret Örgütü’nün de ticaret hacminde yüzde 3 artış beklediğini vurguladı.
Satın alma gücü zayıflıyor
Özdebir, artan güç ve emtia meblağları, ivme kaybeden inanç endeksleri, yüksek risk primi, kur ve enflasyonu düşük tutmaya çalışan siyaset tercihinin, cari fazla ve ekonomik büyüme beklentilerini zorlaştırdığını kaydetti. Artan petrol meblağlarının üretim maliyetlerini etkilerken, satın alma gücü üzerinde de olumsuz tesir yaratmayı sürdürdüğünün altını çizen Özdebir, rastgele bir şokun ortaya çıkmaması durumunda, kur muhafazalı mevduatın kıymetli bir tampon vazifesi üstlendiğini tabir etti. İhracatta ivmelenmeyle, iç talepten çok dış talebe dayalı bir büyüme stratejisi ortaya koyulduğunu vurgulayan Özdebir, bunun sürdürülebilirliği için ihracat tarafında kapasite arttırıcı yatırımların devreye girmesi gerektiğini bildirdi.
Enflasyon öncelikli sorun
Enflasyon birleşenlerinde dışardan kaynaklanan enflasyon baskısı olduğunu söyleyen Özdebir, “Ancak enflasyonun fazlaca büyük kısmı iç kaynaklı olup; kur artışı, atalet, beklentilerin bozulması ve tercih edilen para siyasetinin bunda kıymetli bir tesiri var. Bugün ülkemizin en kıymetli ve en evvelandirilmesi gereken sorunu enflasyondur. Yüksek enflasyon artışı hane halkının ömür maliyetini artırırken, gerçek dalın yatırım kararlarını olumsuz tarafta etkilemektedir” değerlendirmesinde bulundu. Şu anda görünen mevcut siyaset tercihinin, enflasyonun kendi kendine düşeceği beklentisi olduğunu lisana getiren Özdebir, “Özellikle maliye siyasetinin izafi olarak denetimli tutulup, para siyasetinin gevşek tutulduğu bir siyaset tercihinde enflasyonla çaba zorlaşacaktır ” dedi. Özdebir, orta vadeli, enflasyonla uğraş programının devreye girmesi gerektiğine değindi.
Finansal yapı bozulabilir
İhracat gelirinin yüzde 40’ının Merkez Bankası’na satış zorunluluğunun kuru muhakkak düzeyde tutsa da ihracatçının döviz açık konumunun artması ve finansal yapıların bozulmasına niye olacağını vurgulayan Özdebir, “İhracatı evvelandirdiğimiz bir iktisat modelinde bu cins uygulamaların yanlış algılamalara niye olabileceği de unutulmamalıdır” tabirlerini kullandı.
Okumaya devam et...
ASO Nisan Ayı Meclis Toplantısında konuşan Lider Nurettin Özdebir, enflasyon, düşük büyüme, savaş ve FED faiz artışının gelişmekte olan ülkelerde zorlayıcı tesirlere niye olmayı sürdürdüğünü kaydetti. Dünya Bankası’nın Avrupa ve Orta Asya ekonomilerinde küçülme beklerken, IMF’nin ise global büyüme iddialarını düşürdüğünü söyleyen Özdebir, Dünya Ticaret Örgütü’nün de ticaret hacminde yüzde 3 artış beklediğini vurguladı.
Satın alma gücü zayıflıyor
Özdebir, artan güç ve emtia meblağları, ivme kaybeden inanç endeksleri, yüksek risk primi, kur ve enflasyonu düşük tutmaya çalışan siyaset tercihinin, cari fazla ve ekonomik büyüme beklentilerini zorlaştırdığını kaydetti. Artan petrol meblağlarının üretim maliyetlerini etkilerken, satın alma gücü üzerinde de olumsuz tesir yaratmayı sürdürdüğünün altını çizen Özdebir, rastgele bir şokun ortaya çıkmaması durumunda, kur muhafazalı mevduatın kıymetli bir tampon vazifesi üstlendiğini tabir etti. İhracatta ivmelenmeyle, iç talepten çok dış talebe dayalı bir büyüme stratejisi ortaya koyulduğunu vurgulayan Özdebir, bunun sürdürülebilirliği için ihracat tarafında kapasite arttırıcı yatırımların devreye girmesi gerektiğini bildirdi.
Enflasyon öncelikli sorun
Enflasyon birleşenlerinde dışardan kaynaklanan enflasyon baskısı olduğunu söyleyen Özdebir, “Ancak enflasyonun fazlaca büyük kısmı iç kaynaklı olup; kur artışı, atalet, beklentilerin bozulması ve tercih edilen para siyasetinin bunda kıymetli bir tesiri var. Bugün ülkemizin en kıymetli ve en evvelandirilmesi gereken sorunu enflasyondur. Yüksek enflasyon artışı hane halkının ömür maliyetini artırırken, gerçek dalın yatırım kararlarını olumsuz tarafta etkilemektedir” değerlendirmesinde bulundu. Şu anda görünen mevcut siyaset tercihinin, enflasyonun kendi kendine düşeceği beklentisi olduğunu lisana getiren Özdebir, “Özellikle maliye siyasetinin izafi olarak denetimli tutulup, para siyasetinin gevşek tutulduğu bir siyaset tercihinde enflasyonla çaba zorlaşacaktır ” dedi. Özdebir, orta vadeli, enflasyonla uğraş programının devreye girmesi gerektiğine değindi.
Finansal yapı bozulabilir
İhracat gelirinin yüzde 40’ının Merkez Bankası’na satış zorunluluğunun kuru muhakkak düzeyde tutsa da ihracatçının döviz açık konumunun artması ve finansal yapıların bozulmasına niye olacağını vurgulayan Özdebir, “İhracatı evvelandirdiğimiz bir iktisat modelinde bu cins uygulamaların yanlış algılamalara niye olabileceği de unutulmamalıdır” tabirlerini kullandı.
Okumaya devam et...