Büyük ümitlerle ve büyük dolduruşlarla Euro 2020’ye uğurladığımız “Bizim Çocuklar”, (A) Kümesinde yalnızca 1 gol atıp, puan alamadan ve kalesinde tam 8 gol bakılırsarek, yani averaj grubu imajı ile tam bir hayal kırıklığı yarattı ve yaşattı. Bu kara tablo bununla birlikte Türkiye futbol tarihine bir kabus olarak geçti.
Pekala, Euro 2020 defterini erken kapatan “Bizim Çocuklar” oynadıkları 3 maçta da ne yaptılar, demek isterdim ancak neleri yapamadılar?
-Sadece Seri A’da Sassuolo kadrosunun formasını giyen 22 yaşındaki Mert Müldür haricindeki oyuncular alanda gezinip durdu.
-Rakiplerin baskısı karşısında oyundan düştüler.
-70’li, 80’li yılların futbolunu hatırlatan oyun stilleriyle günümüz oyuncularının haricinde kaldılar.
-Topun gerisine geçmek yerine topun önüne yani rakipteki topun karşısına geçmeyi tercih ettiler. (Topu gözleriyle izlediler)
-Pasa dayalı günümüz futbolunda, rakip alanda hakikat dürüst üst üste 3-4 pas yapamadılar.
-İkili çabalarda yerden kalkamadılar.
-Zihinsel ve fizikî yorgunluğa sığındılar.
-Sahada uğraş ruhundan yoksundular.
Pekala Futbol Federasyonu neleri yaptı yahut neleri yapamadı?
-Süper Lig’de uyguladıkları ağır maç trafiği niçiniyle oyuncuların Ulusal Kadroya yorgun ve bezgin gelmelerine ön ayak olundu.
-Euro 2020 öncesi kamp yerleri olarak Antalya ve Almanya’nın seçilmesi, Roma ve Bakü’deki maçların hava ve taban koşulları açısından manalı değildi.
-Süper Lig Kulüplerine bir türlü getirilemeyen yabancı oyuncu kısıtlaması niçiniyle gruplarında fazla forma bahtı bulamayan yerli oyuncuların Ulusal Ekibe da olumsuz yansıyacağı gerçeği göz arkası edildi. (TFF nihayet Üstün Lig’de önümüzdeki dönemden itibaren yabancı oyuncu sayısına sınırlama getirerek, kulüplerin takımlarında alanda birebir anda 8, kenarda ise 6 yabancı oyuncu bulundurmalarına karar verdi de az da olsa yerlilerimize alan açıldı. Aman ne hoş, yalnızca 3 yerli oyuncu sahada!)
KISIR DÖNGÜ
Artık de gelelim, Mili Ekipler düzeyinde turnuvanın favorilerinden Almanya (Joachim Löw-4.4 milyon Euro), Fransa (Diddier Deschamps-4.2 milyon Euro) ve İspanya (Luis Enrique-3.4 milyon Euro) teknik yöneticilerinden daha sonra 3.2 milyon Euro ile en yüksek maaşı alan Şenol Güneş’in yaptıklarına, yani yapamadıklarına…
-Süper Lig’de forma giyen oyuncularımız yerine, Avrupa ekiplerinde forma giyen Lejyonerlerimiz ile günü, yani şampiyonayı kurtarmayı düşünerek işin kvakasını seçti.
-Euro 2020’nin en genç ve deneyimsiz kadrosuyuz mazeretlerine sığınarak takıma kanatları olmadığı için uçamayan Ulusal Ekibin bu yarasına merhem olacak tek deneyimli oyuncu olan Caner Erkin’i takıma almadı.
-Forvette neredeyse 40’lı yaşlara yelken açmış yorgun Burak Yılmaz’ı asla değiştirmeyi düşünmedi. Harika Lig’in en efektif forvetlerinden deneyimli Adem Büyük’ü takıma almazken, forveti besleyen forvet ardı durumda sakatlıktan yeni çıkmış formsuz Cengiz Ünder’de anlamsız ısrarını sürdürdü.
-İtalya maçında başlatmış olduğu birinci 11’inde Galler maçında 4, İsviçre maçında 3 değişiklik yaparak, kısır döngüde çakılıp kaldı.
-Tüm maçlarda şimdi tıpkı oyuncuların forma giymesi niçiniyle oyunu daima kenardan izlemek zorunda kalan müzmin yedekler içinde huzursuzluk ve güvensizlik ortamı yarattı. Yani oyuncuları küstürdü. Bu huzursuzluk ortamı kısa müddette takımın geneline de yansıdı.
-Karşılaşmaların akabinde rakiplerin Teknik Yöneticileri ve oyuncuları yaptıkları açıklamalarında, “Biz Türkiye’nin zayıf istikametlerini biliyorduk ve ona bakılırsa oynadık” derken Şenol Güneş, bırakın rakiplerinin zayıf taraflarını, kendi zaaflarının farkına bile varamadı.
Ve son üç nokta… İsviçre maçının akabinde düzenlenen basın toplantısında, Şenol Güneş’e yöneltilen; “istifa etmeyi düşünüyor musunuz” formundaki soruyu; “İşimizi yaptık. Bunun hesabı idareye verilir. Herkes sorumlu. Oyuncular da, idare de ve ben de sorumluyuz. Öncelikle sorumluluğu benim almam gerekir” biçiminde cevaplamaya çalışıyor lakin ne hikmetse cümlenin sonunu bir türlü getiremiyor, beklenen yanıtı veremiyor ve toplantıyı sonlandırıyor.
bu biçimde biz de Euro 2020’deki bu hezimet ve hüsran tablosunun akabinde faturayı oyunculara kesemeyeceğinize bakılırsa başta Teknik Yönetici Şenol Güneş olmak üzere Futbol Federasyonu Lideri ve idaresini istifaya davet ediyoruz.
Ey sorumlular, artık bu işi yapamayacağınız gün üzere ortada. Lütfen üzerinize düşenleri yerine getiriniz ve vakit geçirmeden bakılırsavlerinizi futbolumuzu memnun ve gururlu günlere taşıyacaklara bırakınız.
Avni Küpeli
Pekala, Euro 2020 defterini erken kapatan “Bizim Çocuklar” oynadıkları 3 maçta da ne yaptılar, demek isterdim ancak neleri yapamadılar?
-Sadece Seri A’da Sassuolo kadrosunun formasını giyen 22 yaşındaki Mert Müldür haricindeki oyuncular alanda gezinip durdu.
-Rakiplerin baskısı karşısında oyundan düştüler.
-70’li, 80’li yılların futbolunu hatırlatan oyun stilleriyle günümüz oyuncularının haricinde kaldılar.
-Topun gerisine geçmek yerine topun önüne yani rakipteki topun karşısına geçmeyi tercih ettiler. (Topu gözleriyle izlediler)
-Pasa dayalı günümüz futbolunda, rakip alanda hakikat dürüst üst üste 3-4 pas yapamadılar.
-İkili çabalarda yerden kalkamadılar.
-Zihinsel ve fizikî yorgunluğa sığındılar.
-Sahada uğraş ruhundan yoksundular.
Pekala Futbol Federasyonu neleri yaptı yahut neleri yapamadı?
-Süper Lig’de uyguladıkları ağır maç trafiği niçiniyle oyuncuların Ulusal Kadroya yorgun ve bezgin gelmelerine ön ayak olundu.
-Euro 2020 öncesi kamp yerleri olarak Antalya ve Almanya’nın seçilmesi, Roma ve Bakü’deki maçların hava ve taban koşulları açısından manalı değildi.
-Süper Lig Kulüplerine bir türlü getirilemeyen yabancı oyuncu kısıtlaması niçiniyle gruplarında fazla forma bahtı bulamayan yerli oyuncuların Ulusal Ekibe da olumsuz yansıyacağı gerçeği göz arkası edildi. (TFF nihayet Üstün Lig’de önümüzdeki dönemden itibaren yabancı oyuncu sayısına sınırlama getirerek, kulüplerin takımlarında alanda birebir anda 8, kenarda ise 6 yabancı oyuncu bulundurmalarına karar verdi de az da olsa yerlilerimize alan açıldı. Aman ne hoş, yalnızca 3 yerli oyuncu sahada!)
KISIR DÖNGÜ
Artık de gelelim, Mili Ekipler düzeyinde turnuvanın favorilerinden Almanya (Joachim Löw-4.4 milyon Euro), Fransa (Diddier Deschamps-4.2 milyon Euro) ve İspanya (Luis Enrique-3.4 milyon Euro) teknik yöneticilerinden daha sonra 3.2 milyon Euro ile en yüksek maaşı alan Şenol Güneş’in yaptıklarına, yani yapamadıklarına…
-Süper Lig’de forma giyen oyuncularımız yerine, Avrupa ekiplerinde forma giyen Lejyonerlerimiz ile günü, yani şampiyonayı kurtarmayı düşünerek işin kvakasını seçti.
-Euro 2020’nin en genç ve deneyimsiz kadrosuyuz mazeretlerine sığınarak takıma kanatları olmadığı için uçamayan Ulusal Ekibin bu yarasına merhem olacak tek deneyimli oyuncu olan Caner Erkin’i takıma almadı.
-Forvette neredeyse 40’lı yaşlara yelken açmış yorgun Burak Yılmaz’ı asla değiştirmeyi düşünmedi. Harika Lig’in en efektif forvetlerinden deneyimli Adem Büyük’ü takıma almazken, forveti besleyen forvet ardı durumda sakatlıktan yeni çıkmış formsuz Cengiz Ünder’de anlamsız ısrarını sürdürdü.
-İtalya maçında başlatmış olduğu birinci 11’inde Galler maçında 4, İsviçre maçında 3 değişiklik yaparak, kısır döngüde çakılıp kaldı.
-Tüm maçlarda şimdi tıpkı oyuncuların forma giymesi niçiniyle oyunu daima kenardan izlemek zorunda kalan müzmin yedekler içinde huzursuzluk ve güvensizlik ortamı yarattı. Yani oyuncuları küstürdü. Bu huzursuzluk ortamı kısa müddette takımın geneline de yansıdı.
-Karşılaşmaların akabinde rakiplerin Teknik Yöneticileri ve oyuncuları yaptıkları açıklamalarında, “Biz Türkiye’nin zayıf istikametlerini biliyorduk ve ona bakılırsa oynadık” derken Şenol Güneş, bırakın rakiplerinin zayıf taraflarını, kendi zaaflarının farkına bile varamadı.
Ve son üç nokta… İsviçre maçının akabinde düzenlenen basın toplantısında, Şenol Güneş’e yöneltilen; “istifa etmeyi düşünüyor musunuz” formundaki soruyu; “İşimizi yaptık. Bunun hesabı idareye verilir. Herkes sorumlu. Oyuncular da, idare de ve ben de sorumluyuz. Öncelikle sorumluluğu benim almam gerekir” biçiminde cevaplamaya çalışıyor lakin ne hikmetse cümlenin sonunu bir türlü getiremiyor, beklenen yanıtı veremiyor ve toplantıyı sonlandırıyor.
bu biçimde biz de Euro 2020’deki bu hezimet ve hüsran tablosunun akabinde faturayı oyunculara kesemeyeceğinize bakılırsa başta Teknik Yönetici Şenol Güneş olmak üzere Futbol Federasyonu Lideri ve idaresini istifaya davet ediyoruz.
Ey sorumlular, artık bu işi yapamayacağınız gün üzere ortada. Lütfen üzerinize düşenleri yerine getiriniz ve vakit geçirmeden bakılırsavlerinizi futbolumuzu memnun ve gururlu günlere taşıyacaklara bırakınız.
Avni Küpeli