celikci
New member
Hayırla Şerrin Savaşı
Şimdi sizleri derin düşüncelere daldıracak bir soru ile baş başa bırakacağım. Geçmişte bıraktığımız zalim yıllar, hayallerimizin hepsini ayakları altına alıp çiğnediyse bunun suçu kimde? Diyorum ki şöyle bir oturup kendimizle dertleşsek, mesela kendimize içimizdeki korkuları dile getiren acı bir mektup yazsak ve kendimize doğru ilk kanatları çırparak kendimize karşı olan sessizliğimize bir son versek. En azından önümüzdeki yılları, geçmişte bıraktığımız zalim yılları suçlayarak geçirmek yerine hayırla şerrin savaşında hayrın safında yer alarak geçiririz. Bugüne kadar kendimize sırt çevirip yaşayarak şerrin safında yer aldık. Bir savaş kaçağından daha bedbaht duruma düştük. Çünkü yaşamlarımızda verdiğimiz çetin kavgaların hepsini nefsimizi tatmin etmek için verdik. İtiraf edelim ki geçmişte bıraktığımız yıllar zalimse bunun tek sorumlusu bencilce yaşayarak şerrin tarafını seçen bizleriz. Yaşadığımız yıllar içerisinde bilinçli veya bilinçsiz olarak şerrin zaferi için hizmet ettik. İnsanlığı ışığa kavuşturacak, insanlığa yepyeni dünyaların kapılarını aralayacak hayrın tarafına ise hep kem gözle baktık. Çünkü orada uzun doğum sancıları vardı. Vefa, sabır ve sefalet vardı. Orada sadece kendimiz için değil, insanlığın şuurundaki zinciri kırmak içinde mücadele vardı. Ve biz, böyle bir akıbeti göze alamadık. Tek kelimeyle korktuk. Zaten düşünce dünyasına girmekten korkanların ve kendi zindanlarında yaşamak isteyenlerin hayrın tarafında gözü hiçbir zaman olmadı. Çünkü onlar, hayatlarını bir gece gibi yaşarlar. En zifiri karanlıklardan korktukları içinde yaşamlarına güneş hiçbir zaman doğmayacaktır. Onlar, hayrın tarafında saf tutup ıstırap çekenleri aciz olarak görseler de asıl aciz kendileridir. Sadece farkında değiller. Şerrin tarafında saf tutanların iç dünyası kırık bir aynaya benzer. Bundan dolayı kendilerini hiçbir zaman net olarak göremezler. Aslında onları suçlamamak gerek. Onları suçlamak hayrın tarafında yer alanların acizliği olur. Çünkü hayrın tarafında saf tutanların önemli bir vazifesi de onların yüreklerinde kasırgalaşan kini yok edip, onların yüreklerinde aşkı çiçeklendirmektir. Unutmayalım ki hayrın tarafında yer alanlar, şerrin tarafında yer alanların yüreklerine dokunmadıkça insanlığın üzerine güneş hiçbir zaman doğmayacaktır.
ALINTIDIR
Şimdi sizleri derin düşüncelere daldıracak bir soru ile baş başa bırakacağım. Geçmişte bıraktığımız zalim yıllar, hayallerimizin hepsini ayakları altına alıp çiğnediyse bunun suçu kimde? Diyorum ki şöyle bir oturup kendimizle dertleşsek, mesela kendimize içimizdeki korkuları dile getiren acı bir mektup yazsak ve kendimize doğru ilk kanatları çırparak kendimize karşı olan sessizliğimize bir son versek. En azından önümüzdeki yılları, geçmişte bıraktığımız zalim yılları suçlayarak geçirmek yerine hayırla şerrin savaşında hayrın safında yer alarak geçiririz. Bugüne kadar kendimize sırt çevirip yaşayarak şerrin safında yer aldık. Bir savaş kaçağından daha bedbaht duruma düştük. Çünkü yaşamlarımızda verdiğimiz çetin kavgaların hepsini nefsimizi tatmin etmek için verdik. İtiraf edelim ki geçmişte bıraktığımız yıllar zalimse bunun tek sorumlusu bencilce yaşayarak şerrin tarafını seçen bizleriz. Yaşadığımız yıllar içerisinde bilinçli veya bilinçsiz olarak şerrin zaferi için hizmet ettik. İnsanlığı ışığa kavuşturacak, insanlığa yepyeni dünyaların kapılarını aralayacak hayrın tarafına ise hep kem gözle baktık. Çünkü orada uzun doğum sancıları vardı. Vefa, sabır ve sefalet vardı. Orada sadece kendimiz için değil, insanlığın şuurundaki zinciri kırmak içinde mücadele vardı. Ve biz, böyle bir akıbeti göze alamadık. Tek kelimeyle korktuk. Zaten düşünce dünyasına girmekten korkanların ve kendi zindanlarında yaşamak isteyenlerin hayrın tarafında gözü hiçbir zaman olmadı. Çünkü onlar, hayatlarını bir gece gibi yaşarlar. En zifiri karanlıklardan korktukları içinde yaşamlarına güneş hiçbir zaman doğmayacaktır. Onlar, hayrın tarafında saf tutup ıstırap çekenleri aciz olarak görseler de asıl aciz kendileridir. Sadece farkında değiller. Şerrin tarafında saf tutanların iç dünyası kırık bir aynaya benzer. Bundan dolayı kendilerini hiçbir zaman net olarak göremezler. Aslında onları suçlamamak gerek. Onları suçlamak hayrın tarafında yer alanların acizliği olur. Çünkü hayrın tarafında saf tutanların önemli bir vazifesi de onların yüreklerinde kasırgalaşan kini yok edip, onların yüreklerinde aşkı çiçeklendirmektir. Unutmayalım ki hayrın tarafında yer alanlar, şerrin tarafında yer alanların yüreklerine dokunmadıkça insanlığın üzerine güneş hiçbir zaman doğmayacaktır.
ALINTIDIR