Hakimiyetin Kayıtsız Şartsız Millete Ait Olması Nedir ?

Mert

New member
Hakimiyetin Kayıtsız Şartsız Millete Ait Olması Nedir?

Hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olması, modern demokrasi anlayışının temel prensiplerinden biri olup, halk egemenliğine dayanan bir yönetim biçimini ifade eder. Bu ilke, Türk Cumhuriyeti'nin temellerini atan ve 1921’de kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda da yer almıştır. Ayrıca, bu kavram, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde de özellikle Batı'dan gelen demokratik düşüncelerle şekillenmeye başlamıştır.

Hakimiyet ve Egemenlik Kavramları

Hakimiyet ve egemenlik, genellikle birbirinin yerine kullanılan iki terim olsa da, teorik anlamda farklılıklar taşır. Hakimiyet, bir toplumun kendisini yönetme yetkisine sahip olması durumudur. Egemenlik ise, devletin iç ve dış ilişkilerinde bağımsız olarak hareket etme yetkisini ifade eder. "Hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olması" ilkesi, egemenliğin sadece bir gruba veya kişiye değil, bütün millete ait olduğunun altını çizer.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde monarşi ve padişahın mutlak egemenliği egemenken, halkın iradesi pek dikkate alınmazdı. Ancak, 19. yüzyılda Batı’daki demokratik gelişmelerin etkisiyle bu anlayış yerini halkın iradesine dayalı bir yönetim şekline bırakmaya başladı. Bu gelişmelerin en belirgin örneği, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda görülebilir.

Türk Tarihinde Hakimiyetin Kayıtsız Şartsız Millete Ait Olması

Türk halkının tarihinde hakimiyet anlayışı, özellikle Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte net bir şekilde şekillenmiştir. 29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti, halkın egemenliğini esas alan bir devlet yapısına kavuşmuş, padişahın mutlak egemenliğine dayalı Osmanlı monarşisi sona ermiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra, "Hakimiyet kayıtsız şartsız millete aittir" ilkesi, halkın iradesini yansıtan en önemli ilkelerden biri olmuştur.

Bu ilke, yalnızca anayasal bir temele dayanmıyor, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet anlayışını ve yönetim biçimini de tanımlar. Türkiye Cumhuriyeti’nde egemenlik, hiçbir kişi, zümre veya sınıfın tekeline verilmez; halkın iradesi her zaman en yüksek otorite olarak kabul edilir.

Hakimiyetin Kayıtsız Şartsız Olması Ne Anlama Gelir?

Bu ilke, halkın egemenliğinin sınırsız ve kesintisiz bir biçimde devletin tüm kararlarını şekillendirmesini ifade eder. Hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olması, halkın hiçbir dış etkiden veya zorlamadan özgür iradesiyle devletin yönetiminde söz sahibi olması anlamına gelir. Yani, devleti yönetenler, halkın onayı ve iradesi doğrultusunda görevlerini yerine getirirler.

Bu durum, sadece seçmenlerin oylarıyla sınırlı bir egemenlik değil, halkın her alanda kendisini ifade edebileceği, gerektiğinde yöneticilerini denetleyebileceği bir yapıyı da beraberinde getirir. Demokrasiyle uyumlu bir şekilde, yasaların ve anayasaların belirlediği sınırlar içinde halkın iradesi her zaman ön plandadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nde Anayasaya Yansıyan Hakimiyet İlkesi

Türk Anayasası, bu ilkeleri açıkça ortaya koyan önemli bir belgedir. 1982 Anayasası’nın 6. maddesi, "Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir" şeklinde bir hüküm barındırmaktadır. Bu madde, halkın egemenliğinin altını çizer ve milletin, devletin yönetiminde doğrudan söz sahibi olduğunu belirtir. Ayrıca, halkın iradesinin birer aracı olarak kabul edilen seçimler, referandumlar ve diğer demokratik araçlarla egemenlik halk tarafından kullanılır.

Bununla birlikte, anayasa, halkın egemenliğini sadece "seçme ve seçilme hakkı"yla sınırlı tutmaz. Halkın egemenliğini kullanma biçimleri, aynı zamanda yasama, yürütme ve yargı organlarının denetlenmesi ve bu organlar arasındaki güç dengesinin korunması gibi unsurları da içerir.

Hakimiyetin Kayıtsız Şartsız Millete Ait Olması Demokrasi ile Nasıl Bağlantılıdır?

Hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olması, demokrasinin özüdür. Demokrasi, halkın egemenliğini esas alan bir yönetim biçimidir. Bu yönetim biçiminde, halk yalnızca seçimle değil, aynı zamanda karar süreçlerine katılım, denetim, protesto hakları ve farklı ifade biçimleri ile de egemenliğini kullanır.

Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti’nde "hakimiyet kayıtsız şartsız millete aittir" ilkesi, halkın devlet üzerindeki etkisinin belirleyici olduğunu ortaya koyar. Demokratik bir toplumda, devletin herhangi bir gücün elinde olmaması gerekir. Aksi takdirde, tek bir zümre veya kişi halkı temsil etme yetkisini kendi elinde tutabilir, bu da demokrasiye aykırıdır.

Bu İlke Ne Zaman ve Nasıl Uygulamaya Konulmuştur?

"Hakimiyet kayıtsız şartsız millete aittir" ilkesi, ilk kez 1921 Anayasası’nda Türk devlet yapısının temelleri atılırken yer almıştır. Bu ilke, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte güç kazanmış ve zaman içinde anayasal bir zorunluluk halini almıştır. Özellikle 1961 Anayasası’ndan sonra, halkın egemenliğine dayalı demokratik bir devlet anlayışı daha da pekişmiştir.

Cumhuriyet'in ilanından önceki monarşik yönetim, halkın iradesinin yok sayıldığı bir yapıyı benimsemişti. Bu dönemdeki padişahların mutlak egemenliği, halkı yönetenler için sadece bir tebaa olarak tanımlamaktaydı. Ancak Cumhuriyet ile birlikte, halkın egemenliğini esas alan bir yönetim anlayışı benimsenmiştir.

Sıkça Sorulan Sorular

Hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olması, halkın tüm kararları etkileme gücüne sahip olduğu anlamına gelir mi?

Evet, bu ilke halkın her türlü yönetimsel kararda, özellikle seçimler, referandumlar gibi araçlarla belirleyici olmasını ifade eder. Halk, yalnızca yöneticilerini seçmekle kalmaz, aynı zamanda devletin izlediği politikalar üzerinde de etki yaratabilir.

Halkın egemenliği, bir devletin her alanında geçerli midir?

Evet, halkın egemenliği, yalnızca seçimlerle sınırlı değildir. Yasama, yürütme ve yargı süreçlerinde de halkın egemenliği ve denetimi geçerlidir. Demokrasinin en önemli özelliklerinden biri de budur: Bütün güçler, halkın iradesine dayanır.

Bu ilke sadece Türkiye için mi geçerlidir?

Hayır, hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olması, evrensel bir demokratik ilkedir. Birçok demokratik ülkede halkın egemenliği temel bir ilke olarak kabul edilir ve anayasalarda yer alır.

Sonuç

Hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olması, halkın devletin yönetimindeki egemenliğini simgeler. Bu ilke, modern demokrasinin temel taşlarından biridir ve halkın özgür iradesini devlete egemen kılar. Türkiye Cumhuriyeti’nde, anayasal düzeyde güvence altına alınmış bu ilke, halkın egemenliğine dayalı bir yönetim biçimini benimseyerek, halkın her alanda aktif rol almasını sağlar.