semaver
Active member
Gül’ün ağabeyi MEB’de 3’üncü kere genel müdür oldu! Eski Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün ağabeyi Mehmet Nezir Gül’e Ulusal Eğitim Bakanlığı’nda koltuk beğendirilemiyor. Mehmet Nezir Gül, 2017 yılında daire lideri olarak girdiği Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür koltuğuna oturdu. MEB Teftiş Heyeti Lideri ve İçişleri Bakanlığı eski bakanı Efkan Ala’nın kardeşi Atıf Ala’dan daha sonra Gül, “Kardeş kontenjanından” MEB’e giren ikinci isim oldu.
Birgün’den Mustafa Bildircin’in haberine nazaran, Gül’ün ağabeyi Mehmet Nezir Gül, MEB’de beş yılda üç farklı genel müdürlük koltuğuna getirildi.
BEŞ YILDA ÜÇ KOLTUK
Gül’ün MEB ortasında dikkati çeken meslek hikayesi, senelera nazaran şu biçimde şekillendi:
Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nde daire lideri olarak bakılırsav yapan Mehmet Nezir Gül, 2017’de devrin Ulusal Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın sonucuyla Hayat Uzunluğu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne atandı.
Ziya Selçuk’un bakılırsave gelmesinden kısa bir süre daha sonra Gül, Mart 2020’de Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü oldu.
Gül, Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer periyodunda de kurum içi seyahatini sürdürdü. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nde Nazif Yılmaz’dan boşalan yer Mehmet Nezir Gül ile dolduruldu.
TAKIM YENİLENDİ
Yetkisizlik ve “Cemaatlerin bakanlıktaki faaliyetlerinden” rahatsız olduğu sebebi öne sürülerek istifa ettiği belirtilen Ziya Selçuk’un yerine bakanlık vazifesine atanan Mahmut Özer’in birinci işi bakanlıkta değişim yapmak oldu. Ankara Vilayet Ulusal Eğitim Müdürü Turan Akpınar’ı misyondan alan Özer, yerine Nevşehir eski Ulusal Eğitim Müdürü Harun Fatsa’yı atadı. Özer’in bir başka icraatı ise İzmir Bergama İlçe Ulusal Eğitim Müdürlüğü’ne yönelik oldu. Lozan Antlaşmasını gaye alan toplumsal medya paylaşımlarıyla gündeme gelen ve vazifesinden alınan Nuri Kiraz, tekrar vazifeye getirildi.
MEB’de çabucak hemen beş ayını doldurmayan Özer devrinde hayata geçirilen değişikliklerden kimileri şunlar oldu:
Hayat Uzunluğu Öğrenme Genel Müdürü Yusuf Büyük, Ortaöğretim Genel Müdürü Cengiz Mete, Takviye Hizmetleri Genel Müdürü İsmail Çolak ve İnşaat Emlak Genel Müdürü Hakan Göçer bakılırsavden alındı.
Kocaeli Vilayet Müdürü Fehmi Rasim Çelik, MEB İşçi Genel Müdürlüğü koltuğuna oturdu.
MEB Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü Ahmet Emre Bilgili Bakan Yardımcısı vazifesine getirilirken yerine Berlin Eğitim Müşaviri Cemal Yıldız atandı.
Kabataş Erkek Lisesi Müdürü Selman Küçük, İstanbul Şişli İlçe Ulusal Eğitim Müdürlüğü’ne getirildi.
TUZ KOKTU
MEB’de liyakatten bahsetmenin artık mümkün olmadığını savunan Eğitim Uzmanı Ali Taştan, “Tarikat ve cemaatlerin uzantısı vakıf ve dernekler kendilerini temsil etmesi için bakan yardımcısı atamasına bile müdahale edebiliyor” dedi. Gül’ün ağabeyinin MEB çatısı altında çabucak her genel müdürlüğe atandığına dikkati çeken Taştan, şunları söylemiş oldu:
“Bu kişi Hayat Uzunluğu Öğrenme Genel Müdürü de olabiliyor, Din Öğretimi Genel Müdürü de… Bakanlığın bir milyon işçisi varken her boşalan genel müdürlük koltuğuna bu kişinin atanması açıklanabilir bir durum değildir. Artık tuz kokmuştur. Ulusal eğitim kimsenin keyfi atamalarla vakit kaybedeceği bir yer değildir. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği ile ilgili en değerli kurumdur. Bu atamalar bakanların yönetme iradesinin direkt Saray’a bağlı olduğunu ortaya koymuştur”
Birgün’den Mustafa Bildircin’in haberine nazaran, Gül’ün ağabeyi Mehmet Nezir Gül, MEB’de beş yılda üç farklı genel müdürlük koltuğuna getirildi.
BEŞ YILDA ÜÇ KOLTUK
Gül’ün MEB ortasında dikkati çeken meslek hikayesi, senelera nazaran şu biçimde şekillendi:
Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nde daire lideri olarak bakılırsav yapan Mehmet Nezir Gül, 2017’de devrin Ulusal Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın sonucuyla Hayat Uzunluğu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne atandı.
Ziya Selçuk’un bakılırsave gelmesinden kısa bir süre daha sonra Gül, Mart 2020’de Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü oldu.
Gül, Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer periyodunda de kurum içi seyahatini sürdürdü. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nde Nazif Yılmaz’dan boşalan yer Mehmet Nezir Gül ile dolduruldu.
TAKIM YENİLENDİ
Yetkisizlik ve “Cemaatlerin bakanlıktaki faaliyetlerinden” rahatsız olduğu sebebi öne sürülerek istifa ettiği belirtilen Ziya Selçuk’un yerine bakanlık vazifesine atanan Mahmut Özer’in birinci işi bakanlıkta değişim yapmak oldu. Ankara Vilayet Ulusal Eğitim Müdürü Turan Akpınar’ı misyondan alan Özer, yerine Nevşehir eski Ulusal Eğitim Müdürü Harun Fatsa’yı atadı. Özer’in bir başka icraatı ise İzmir Bergama İlçe Ulusal Eğitim Müdürlüğü’ne yönelik oldu. Lozan Antlaşmasını gaye alan toplumsal medya paylaşımlarıyla gündeme gelen ve vazifesinden alınan Nuri Kiraz, tekrar vazifeye getirildi.
MEB’de çabucak hemen beş ayını doldurmayan Özer devrinde hayata geçirilen değişikliklerden kimileri şunlar oldu:
Hayat Uzunluğu Öğrenme Genel Müdürü Yusuf Büyük, Ortaöğretim Genel Müdürü Cengiz Mete, Takviye Hizmetleri Genel Müdürü İsmail Çolak ve İnşaat Emlak Genel Müdürü Hakan Göçer bakılırsavden alındı.
Kocaeli Vilayet Müdürü Fehmi Rasim Çelik, MEB İşçi Genel Müdürlüğü koltuğuna oturdu.
MEB Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü Ahmet Emre Bilgili Bakan Yardımcısı vazifesine getirilirken yerine Berlin Eğitim Müşaviri Cemal Yıldız atandı.
Kabataş Erkek Lisesi Müdürü Selman Küçük, İstanbul Şişli İlçe Ulusal Eğitim Müdürlüğü’ne getirildi.
TUZ KOKTU
MEB’de liyakatten bahsetmenin artık mümkün olmadığını savunan Eğitim Uzmanı Ali Taştan, “Tarikat ve cemaatlerin uzantısı vakıf ve dernekler kendilerini temsil etmesi için bakan yardımcısı atamasına bile müdahale edebiliyor” dedi. Gül’ün ağabeyinin MEB çatısı altında çabucak her genel müdürlüğe atandığına dikkati çeken Taştan, şunları söylemiş oldu:
“Bu kişi Hayat Uzunluğu Öğrenme Genel Müdürü de olabiliyor, Din Öğretimi Genel Müdürü de… Bakanlığın bir milyon işçisi varken her boşalan genel müdürlük koltuğuna bu kişinin atanması açıklanabilir bir durum değildir. Artık tuz kokmuştur. Ulusal eğitim kimsenin keyfi atamalarla vakit kaybedeceği bir yer değildir. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği ile ilgili en değerli kurumdur. Bu atamalar bakanların yönetme iradesinin direkt Saray’a bağlı olduğunu ortaya koymuştur”