Merve YİĞİTCAN
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 15. Sanayi Kongresi, ‘Başka Türlü Mümkün: Sürdürülebilir Gelecek için Dönüşümü birlikte Tasarlamak’ temasıyla gerçekleştirilirken, doruğa gençler damga vurdu. İSO İdare Heyeti Lideri Erdal Bahçıvan ve İSO Meclis Lideri Zeynep Bodur Okyay’ın konut sahipliğinde düzenlenen kongreye, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton’un yanı sıra bini aşkın endüstrici, iş dünyası temsilcisi, akademisyen ve fazlaca sayıda öğrenci katıldı. Kongrenin sonunda, gençler aktiflik boyunca aldıkları notlar ışığında bir sonuç bidirgesi hazırlayarak bini aşkın endüstrici, sivil toplum ve akademi dünyasının temsilcilerine sahniçin duyurdular.
‘Sanayici şayet olmazsa gelecek olmaz’
Sonuç bildirgesi öncesi kongrenin kapanış konuşmasını yapan İSO Lideri Bahçıvan, sürdürülebilirlik sürecinin bir günlük bir husus olmadığını, gelecek jenerasyonlar için daima gündemde tutulması gereken bir öge olduğunu söylemiş oldu.
“Bugün yalnızca okyanusa bir iki damla koymaya çalıştık ki güzel ki de koyduk” diyen Bahçıvan, şu biçimde devam etti: “İstanbul Sanayi Odası olarak temel sorumluluklarımız, 70 yıllık tarihimizde yalnızca bugünün değil, yarının Türkiye’sine ve yarının geleceğine de katkı sunmak. Bu misyonla yola çıkmış olan bir kurum. Tabi ki ülkemize güveniyoruz, tabi ki geleceğimize güveniyoruz zira endüstricinin temel faktörü güvenmek. Bizler bugünü düşünerek hareket eden beşerler değiliz. Bugün kurduğumuz bir hayal, 5-10 sene daha sonraki üretimlerin bizdeki ışıltısı, tohumu oluyor. O bakımdan gelecek itimadı şayet olmazsa endüstrici olmaz fakat endüstrici de şayet olmazsa gelecek olmaz.” Bahçıvan, konuşmasının akabinde ‘Yeni Jenerasyonun Çağrısı’nı yapmak üzere Tuğçe Leygara ve Alperen Onatkan Yılmaz’ı takdim etti. Leygara ve Yılmaz, tepeyi izleyen 20 genç ismine detaylarını sunduğumuz davet metnini okudu.
Bahçıvan: Geciktiğimiz her gün bize daha büyük zorluklar getiriyor
Kongrenin açılış konuşmasını yapan İSO İdare Şurası Lideri Erdal Bahçıvan, “Pandemi, yaşama ait uzun ve zorluklarla dolu sinemanın yalnızca kısa bir fragmanı olabilir. Asıl bizi bekleyen korkutucu sinema iklim değişikliği ve yıkıcı etkileridir. İklim değişikliğiyle gayrette geciktiğimiz her gün bize daha büyük zorluklar getiriyor” dedi. İSO olarak ‘sorumlu üretim’ yaklaşımını benimsediklerini vurgulayan Bahçıvan, sorumlu üretim anlayışının bununla birlikte iklim değişikliğine maruz kalmanın yarattığı riskleri yönetmeyi de gerekli kıldığını lisana getirdi. Sürdürülebilirliğin Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile münasebetlerini bir fırsata dönüştürülebileceğini de belirten Bahçıvan, kelamlarını şu biçimde sürdürdü: “AB, başta hudutta karbon vergisi olmak üzere sürdürülebilirlik konusunda ülkemizi ve sanayimizi yakından ilgilendiren biroldukca düzenlemeyi hayata geçirmek kararlılığındadır. Gümrük Birliği ortasındaki ülkelerin eşit koşullarda rekabet edebilmeleri ismine Türkiye’nin de AB ülkelerine sürdürülebilirlik konusunda sağlanacak fon, takviye ve ayrıcalıklardan yaralanması gerektiğine inanıyoruz.” Bahçıvan, “Başta çalışanlarımız, şirketlerimizin paydaşları için yarattığı yararın kalıcı olması için, dönüşüm sürecinin adil ve kapsayıcı olmasını da önemsemeliyiz. Seslerini duyurmakta zorlanan gençleri, bayanları ve engellileri dinlemekle yetinmemeli; anlamaya, desteklemeye ve yollarını açmaya daha hayli gayret göstermeliyiz” dedi.
Okyay: Sürdürülebilirlik konusunda devletlere büyük rol düşüyor
İSO Meclis Lideri Zeynep Bodur Okyay, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada sürdürülebilir gelecek için İSO olarak ağır mesai harcadıklarını aktardı. Okyay, “Devlet sistemleri ve siyasetçiler de demokrasi, kapitalizm, sürdürülebilirlik gündemlerinin hala eksikleri bulunduğunu kabul etmeli; global ve mahallî ölçeklerde dönüşüme yönelik kapsayıcılığı da temel alan hakikat siyaset ve aksiyon planlarını ortaya koymalı” dedi. Sanayicilerin isteklerine değinen Okyay, “Türkiye’de muhtaçlığımız, mevzuya büsbütün bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşılması, kur-faiz tartışmalarının dışına çıkarak rekabetçi pozisyonumuzun güçlendirilmesidir. Bunun en temel ögelerinden biri de beşeri sermayemizdir” diye konuştu. Okyay, “İş stratejisi içerisinde her düzeyde paylaşımcı zihniyetle entegre bir sürdürülebilirlik yaklaşımını sahiplenmeliyiz. Kaynakları emele yönelik verimli bir biçimde kullanarak tesir için liderlik anlayışını benimsemeliyiz” tabirlerini kullandı.
“DÖNÜŞÜMÜN DİJİTAL TEKNOLOJİYLE DESTEKLENMESİ ZARURİ”
Kongrede gerçekleşen “Sanayide Dönüşüm; Riskleri Yönetmek, Fırsatları Yakalamak” başlıklı panelde iklim değişikliğiyle sürdürülebilir üretim için atılması gereken adımlar ele alındı. Ilgaz Güsoy’un moderatörlüğündeki panelde Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, Avrupa Komitesi Bölüm Lideri Dr. Michael A. Rupp, SKD Türkiye İdare Konseyi Lideri ve Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin ile Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran İdare Şurası Lideri Mustafa Seçkin yer aldı.
Mustafa Tuzcu: Dünya ticaretinde yeni periyodun ana paradigmalarını dijital ve yeşil dönüşüm oluşturuyor. Çünkü yapılan çalışmalar, dijital süratle gelişen teknolojinin kullanmasının global karbon emisyonunu yüzde 20 oranında daha fazla azaltabileceğini de ortaya koyuyor. 20. yüzyılda oluşan tüketim toplumunun refah düzeyini koruma ederek net sıfır karbon gayesine ulaşmamız için dijital dönüşümü yeşil dönüşümden farklı olarak kabul edemeyiz, birlikte kıymetlendirmemiz gerekiyor.
Louisa Vinton: Pandeminin olumsuz tarafları var lakin bununla birlikte öğrendiğimiz bahisler da var, bilhassa dijitalleşmedeki gelişimler konusu. UNDP olarak üç katkı alanı, dayanak alanına bakıyoruz. Bir tanesi sürdürülebilir kalkınma hedefl eri için finansman fırsatları. İkincisi, strateji ve operasyonların bu hedefl erle uyumlu hale getirilmesi. Üçüncüsü de yeşil ekonomileri destekleyecek siyasetler.
Dr. Micheal A. Rupp: Hepimiz birlikte çalışmalıyız. Biraz daha yeşil ve akıllı sistemlere yatırım yapmamız gerekiyor. bununla birlikte biraz daha güç verimliliği olan konutlar yaratmamız gerekiyor. Türkiye’yle bir arada bir fazlaca birebir fikirde olan ülkeyle birlikte gerçek bu gayeye yanlışsız ilerlemekteyiz.
Ebru Dildar Edin: 2030’a kadar 100’den çok ülke sera gazı salımını indireceğini taahhüt etti. 40’tan fazla ülke kömürden çıkış planlarını deklare etti. Tabi ki Amerika, Hindistan ve Çin çabucak hemen yok lakin bu bir başlangıç. Türkiye bence hayli değerli bir şey yaptı, 2053’te karbon sıfır olacağımızı beyan ettik ancak tabi bu kâfi mi ve buna nasıl gideceğimize dair çabucak hemen elimizde bir planlama yok. Bu planlamanın da en kısa müddette oluşuyor olması lazım.
Mustafa Seçkin: Sürdürülebilirlik ortasında birinci prensibimiz, bütün besindeki elde edilen ziraî mamüllerin sürdürülebilir kaynaklardan geliyor olmasını sağlamak. Bu dönüşümü yaygınlaştırabildiğiniz vakit, bir sanayiyi değiştirebildiğiniz vakit bir tesirden bahsedebiliriz. Evvelden sürdürülebilirlik konuştuğumuz vakit, salonlarda 5-10 kişi sıkıntı oluyordu lakin bugün salonlar COVID ortamında bile dolabiliyor.
TOPLUMSAL TEŞEBBÜSLER SİSTEM DÖNÜŞÜMÜ HEDEFLİYOR
“Adil ve Kapsayıcı bir Dönüşüm Yaratmak” başlıklı panelde toplumsal tesir ve toplumsal girişimciliğin yanında dönüşüm modelleri masaya yatırıldı. Moderatörlüğünü Aslı Şafak’ın yaptığı panelde Sabancı Holding İK ve Sürdürülebilirlik Küme Lideri Hakan Timur, Progressio Vakfı Kurucusu Marcello Palazzi, Türkiye A Ulusal Bayan Voleybol Ekibi Baş Antrenörü ve UNDP Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Savunucusu Giovanni Guidetti ile Bilgi Üni- versitesi Öğretim Üyesi ve Toplumsal Teşebbüsçü Doç. Dr. Itır Erhart yer aldı.
Hakan Timur: 2000’den beri Fortune 500 ortasındaki şirketlerin yüzde 50’si kaybolmuş. Bir diğer araştırmaya göre ise S&P 500 ortasındaki şirketlerin yüzde 75’i önümüzdeki 10 yıl ortasında değişecek. ötürüsıyla şirketlerimiz, organizasyonlarımız, toplumlar, tahminen de ülkeler bu inanılmaz süratli değişim karşısında bir var olma yetkinliklerinin kuvvetle sınandığı bir periyottan geçiyorlar. Devam edebilmek için, bu güdüyü sürdürebilmek için geleceği biraz daha kurgulamak, anlayabilmek, efor göstermek lazım. Lakin bu kolay değil. Modelin hem kendi içerisinde ilerici tıpkı vakitte dinamik olması gerekiyor.
Giovanni Guidetti: Spor ve iş dünyasının epey ortak yanı var, tek bir amaca ulaşmak için bir grubu bir ortaya getiriyorsunuz. Grup kazandığında, yalnızca koçun ya da teknik yöneticinin değil; her insanın ortak bir başarısı oluyor. Sporda ya da iş ortamında olsun, her yerde kritik olan aidiyet duygusu yaratmak. 12 yıl evvel Türkiye’ye geldim. Çok fazla şey aldım bu ülkeden, o yüzden bir şey vermek istiyorum. O yüzden Yarının Sultanları projesine başladık. Buradaki temel fikir, onlara bir hayal, bir fikir ve bir emel vermek. Dezavantajlı bütün bölgelere dokunmaya çalışıyoruz.
Itır Erhart: Toplumsal teşebbüsler, ekoloji ve toplumsal yarar hedefli kurulmuş teşebbüsler aslında. Bir sistem dönüşümü hedefliyoruz. Artık o denli bir noktadayız ki eski iş yapış biçimlerimizle devam etmemiz mümkün değil. Daima bir arada dönüşmek zorundayız zira hudutlu kaynakları sınırsızmışçasına yıllardır kullandık, epey insanı geride bıraktık, ziyan verdik, artık artık bunu yapmaya devam edemeyiz. Sürdürülebilir kalkınmaya bütünsel bakarız. Geleceğin teşebbüslerinin toplumsal teşebbüsler olduğunu düşünüyorum.
Marcello Palazzi: İnsanların çıkarları ve başkalarının çıkarları içinde bir istikrar kurması kıymetli. İnsanları biraz daha şuurlu hale getirmek kıymetli. Bilmediğimiz epey şey var. Bu sürdürülebilirlik bir lisan olmuş, bunu okullarda da öğrenmemiz gerekiyor. Ben de her vakit yeni şeyler öğreniyorum. Toplumda her vakit birbirimizi eğitiyoruz, her yerde, Türkiye’de, ABD’de, her yerde biraz daha şuurlu olmamız gerekiyor.
HOEK: DRAMATİK SONUÇLARLA YÜZ YÜZEYİZ
Sürdürülebilir iş ve sürdürülebilir sermaye alanındaki çalışmalarıyla tanınan, Thinkers50 üyesi, G20, G7 ve COP23’ün milletlerarası sesi, ödüllü muharrir Marga Hoek de kongrenin konuk konuşmacılarındandı. İklim değişikliği ve eşitlik konusunun bölgesel değil global sorun olduğuna dikkat çeken Hoek, konuşmasında tahlil için ortak hareket etmenin ehemmiyetine değindi. Her yıl tonlarca plastiğin denize atıldığını belirten Hoek “Bugün sıfır atık bile olsa, mevcut olan sorunu çözmez. Bu plastiklerin denizlerden okyanuslardan çıkarılması lazım. Birebir biçimde ek karbon emisyonu olmasa bile var olan trilyonlarca ton karbonu yok etmemiz gerekiyor” dedi. Hoek, bu noktada sanayi şirketlerine büyük sorumluluk düştüğünü belirterek tahlili şu sözlerle lisana getirdi: “Şirketler tahlilin bir kesimi olmak istiyoruz demeli, yani müspet tesire geçmeleri gerekli. Bu beraberinde hayli büyük fırsatları da birlikteinde getiriyor. Global İş Komisyonu’nda da araştırma yaptık. İş dünyası o kadar tesirli ki, pek hayli yeni pazar açılıyor. 2080’e gelindiğinde dünyada 1 milyon yeni iş olacak. Girişimcilerin önünde epey fazla iş fırsatı olacak. Örneğin yılda 750 milyar dolar besin ısrafı var. Buna tahlil getirilebilir. Şirketlerin müspet tesiri için de gözü pek başkanlara gereksinim var. Dengeli olmak ve hesap verebiliyor olmak gerek. Bu bahsin B planı yok. Bu yüzden beklemek ve ertelemek seçenek değil. Zira B gezegeni yok.”
13 unsurluk davet
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı pusula edinin
Birleşmiş Milletler’in ilan ettiği Global Amaçlar’ı şirketinizde pusula edinin. Geleceğe yönelik şuurlu hareketler geliştirin.
Sürdürülebilirlik politikalarınızla iklim krizinin tahlili olabilecek yeni ekonomik tertibe ahenk gösterin
“Avrupa Yeşil Mutabakatı” ile yeni bir milletlerarası ticaret sistemi ve iş kısmı anlayışı doğduğunu, buna uyumlu olmanın stratejik avantajına ek olarak; verimli ve rekabetçi bir iktisatta yer almanız manasına geldiğini bilin.
Pak üretime geçin
Üretim süreçlerinize bütünsel bakarak etraf için faydalı stratejik uygulamalar geliştirin. Eser ve hizmetlerinizin beşerler ve etraf üstündeki risklerini azaltın. Üretimde daha az su ve kimyasal kullanın, kirleticileri kaynağında önleyin ve güç verimliliği sağlayın.
Sürdürülebilir finans uygulamalarını odağınıza alın
Karbon nötr bir ekonomik nizama geçiş sürecinde ESG kriterlerini göz önüne alan sürdürülebilir finans teriminin ön plana çıktığının farkında olarak geleceğe yatırım yapın.
Dijitalleşmeyi evvelandirin
Dijitalleşmeyi yalnızca bir iş tahlili olarak değil, sürdürülebilirliği besleyen bir damar olarak ele alın.
Riskleri yönetin, fırsatları yakalayın
İklim krizinin tesirlerinin işinizin geleceği için birer risk olduğunun farkına varın. Bu krizi aşmak için risk idaresi anlayışını benimseyin ve yeni ekonomik sisteme adapte olun; geride kalmayın.
İşinize tesir merceğinden bakın
Yaptığınız işlerin topluma ve gezegene sağlamış olduğu toplumsal pahası, değişimi ve faydayı bilin. Yaşadığınız coğrafyaya olumlu bir tesir bırakacak yollardan gidin ve daimi olma mahareti gösterin.
Herkes için eşit, adil, erişilebilir ve kapsayıcı bir dönüşüm yaratın
Adil ve refah düzeyi yüksek bir toplum ortaya çıkartmak için, yaş, cinsiyet, köken, inanç vb. konularda ayrım yapmamayı her vakit odağınızda tutun. İktisattaki katma pahalı büyümenin ve verimliliğin, bugüne kadar işgücü piyasasına dahil edilmeyen şahısların gücünden, gücünden, fikrinden ve inovasyon yeteneğinden yararlanılarak sağlanabileceğini asla unutmayın.
İş dünyasını yeni kuşak iş hayatına hazırlayın
Yetenekli genç profesyoneller sürdürülebilirlik aktivitelerini tam manasıyla sahiplenen” kurumlarla çalışmak istiyorlar. Siz de çalışma ortamınızı, insan kaynakları idarenizi ve işe alım süreçlerinizi buna uygun hale getirin.
Kamuyu harekete geçirin
Siyaset ve mevzuatların değişimi için aracı olun ve talep ettiğiniz değişiklikler ile birlikte, dönüşüm için daha büyük bir tesirin doğmasını sağlayın.
Dünyanın geleceği için bir arada çalışın
Masada ve alanda farklı kişi, teşebbüs, platform, kurum ve kuruluşlarla bir ortada, iş birliği halinde tahliller geliştirin.
Umudu besleyin
Gözümüzü kapatıp kendimizi 2030 ya da 2050 yılında düşündüğümüzde, umutsuz olmamamız için elinizden geleni yapın.
Meselelerimizin tahlilinin acil olduğunu unutmayın, tahlil için samimi olun
Başta iklim krizi olmak üzere ekolojik ve toplumsal sıkıntıların tahliline yönelik bir aciliyet içerisindeyiz. Harekete geçmek için beklemeyin ve kararlarınızın uygulanmasını ertelemeyin. Yarın epeyce geç, adımlarınızı bugünden atın ve yarınlar için yenilikçi ve ileri görüşlü olun. Tüm söylemiş olduklerinizde samimi olun, verdiğiniz kelamlar telaffuzda kalmasın, yerine getirin. Unutmayın, biz gençler “Yeni Jenerasyonun Çağrısı” ile ilettiğimiz bu beklentilerimizin takipçisiyiz.
Okumaya devam et...
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 15. Sanayi Kongresi, ‘Başka Türlü Mümkün: Sürdürülebilir Gelecek için Dönüşümü birlikte Tasarlamak’ temasıyla gerçekleştirilirken, doruğa gençler damga vurdu. İSO İdare Heyeti Lideri Erdal Bahçıvan ve İSO Meclis Lideri Zeynep Bodur Okyay’ın konut sahipliğinde düzenlenen kongreye, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton’un yanı sıra bini aşkın endüstrici, iş dünyası temsilcisi, akademisyen ve fazlaca sayıda öğrenci katıldı. Kongrenin sonunda, gençler aktiflik boyunca aldıkları notlar ışığında bir sonuç bidirgesi hazırlayarak bini aşkın endüstrici, sivil toplum ve akademi dünyasının temsilcilerine sahniçin duyurdular.
‘Sanayici şayet olmazsa gelecek olmaz’
Sonuç bildirgesi öncesi kongrenin kapanış konuşmasını yapan İSO Lideri Bahçıvan, sürdürülebilirlik sürecinin bir günlük bir husus olmadığını, gelecek jenerasyonlar için daima gündemde tutulması gereken bir öge olduğunu söylemiş oldu.
“Bugün yalnızca okyanusa bir iki damla koymaya çalıştık ki güzel ki de koyduk” diyen Bahçıvan, şu biçimde devam etti: “İstanbul Sanayi Odası olarak temel sorumluluklarımız, 70 yıllık tarihimizde yalnızca bugünün değil, yarının Türkiye’sine ve yarının geleceğine de katkı sunmak. Bu misyonla yola çıkmış olan bir kurum. Tabi ki ülkemize güveniyoruz, tabi ki geleceğimize güveniyoruz zira endüstricinin temel faktörü güvenmek. Bizler bugünü düşünerek hareket eden beşerler değiliz. Bugün kurduğumuz bir hayal, 5-10 sene daha sonraki üretimlerin bizdeki ışıltısı, tohumu oluyor. O bakımdan gelecek itimadı şayet olmazsa endüstrici olmaz fakat endüstrici de şayet olmazsa gelecek olmaz.” Bahçıvan, konuşmasının akabinde ‘Yeni Jenerasyonun Çağrısı’nı yapmak üzere Tuğçe Leygara ve Alperen Onatkan Yılmaz’ı takdim etti. Leygara ve Yılmaz, tepeyi izleyen 20 genç ismine detaylarını sunduğumuz davet metnini okudu.
Bahçıvan: Geciktiğimiz her gün bize daha büyük zorluklar getiriyor
Kongrenin açılış konuşmasını yapan İSO İdare Şurası Lideri Erdal Bahçıvan, “Pandemi, yaşama ait uzun ve zorluklarla dolu sinemanın yalnızca kısa bir fragmanı olabilir. Asıl bizi bekleyen korkutucu sinema iklim değişikliği ve yıkıcı etkileridir. İklim değişikliğiyle gayrette geciktiğimiz her gün bize daha büyük zorluklar getiriyor” dedi. İSO olarak ‘sorumlu üretim’ yaklaşımını benimsediklerini vurgulayan Bahçıvan, sorumlu üretim anlayışının bununla birlikte iklim değişikliğine maruz kalmanın yarattığı riskleri yönetmeyi de gerekli kıldığını lisana getirdi. Sürdürülebilirliğin Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile münasebetlerini bir fırsata dönüştürülebileceğini de belirten Bahçıvan, kelamlarını şu biçimde sürdürdü: “AB, başta hudutta karbon vergisi olmak üzere sürdürülebilirlik konusunda ülkemizi ve sanayimizi yakından ilgilendiren biroldukca düzenlemeyi hayata geçirmek kararlılığındadır. Gümrük Birliği ortasındaki ülkelerin eşit koşullarda rekabet edebilmeleri ismine Türkiye’nin de AB ülkelerine sürdürülebilirlik konusunda sağlanacak fon, takviye ve ayrıcalıklardan yaralanması gerektiğine inanıyoruz.” Bahçıvan, “Başta çalışanlarımız, şirketlerimizin paydaşları için yarattığı yararın kalıcı olması için, dönüşüm sürecinin adil ve kapsayıcı olmasını da önemsemeliyiz. Seslerini duyurmakta zorlanan gençleri, bayanları ve engellileri dinlemekle yetinmemeli; anlamaya, desteklemeye ve yollarını açmaya daha hayli gayret göstermeliyiz” dedi.
Okyay: Sürdürülebilirlik konusunda devletlere büyük rol düşüyor
İSO Meclis Lideri Zeynep Bodur Okyay, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada sürdürülebilir gelecek için İSO olarak ağır mesai harcadıklarını aktardı. Okyay, “Devlet sistemleri ve siyasetçiler de demokrasi, kapitalizm, sürdürülebilirlik gündemlerinin hala eksikleri bulunduğunu kabul etmeli; global ve mahallî ölçeklerde dönüşüme yönelik kapsayıcılığı da temel alan hakikat siyaset ve aksiyon planlarını ortaya koymalı” dedi. Sanayicilerin isteklerine değinen Okyay, “Türkiye’de muhtaçlığımız, mevzuya büsbütün bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşılması, kur-faiz tartışmalarının dışına çıkarak rekabetçi pozisyonumuzun güçlendirilmesidir. Bunun en temel ögelerinden biri de beşeri sermayemizdir” diye konuştu. Okyay, “İş stratejisi içerisinde her düzeyde paylaşımcı zihniyetle entegre bir sürdürülebilirlik yaklaşımını sahiplenmeliyiz. Kaynakları emele yönelik verimli bir biçimde kullanarak tesir için liderlik anlayışını benimsemeliyiz” tabirlerini kullandı.
“DÖNÜŞÜMÜN DİJİTAL TEKNOLOJİYLE DESTEKLENMESİ ZARURİ”
Kongrede gerçekleşen “Sanayide Dönüşüm; Riskleri Yönetmek, Fırsatları Yakalamak” başlıklı panelde iklim değişikliğiyle sürdürülebilir üretim için atılması gereken adımlar ele alındı. Ilgaz Güsoy’un moderatörlüğündeki panelde Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, Avrupa Komitesi Bölüm Lideri Dr. Michael A. Rupp, SKD Türkiye İdare Konseyi Lideri ve Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin ile Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran İdare Şurası Lideri Mustafa Seçkin yer aldı.
Mustafa Tuzcu: Dünya ticaretinde yeni periyodun ana paradigmalarını dijital ve yeşil dönüşüm oluşturuyor. Çünkü yapılan çalışmalar, dijital süratle gelişen teknolojinin kullanmasının global karbon emisyonunu yüzde 20 oranında daha fazla azaltabileceğini de ortaya koyuyor. 20. yüzyılda oluşan tüketim toplumunun refah düzeyini koruma ederek net sıfır karbon gayesine ulaşmamız için dijital dönüşümü yeşil dönüşümden farklı olarak kabul edemeyiz, birlikte kıymetlendirmemiz gerekiyor.
Louisa Vinton: Pandeminin olumsuz tarafları var lakin bununla birlikte öğrendiğimiz bahisler da var, bilhassa dijitalleşmedeki gelişimler konusu. UNDP olarak üç katkı alanı, dayanak alanına bakıyoruz. Bir tanesi sürdürülebilir kalkınma hedefl eri için finansman fırsatları. İkincisi, strateji ve operasyonların bu hedefl erle uyumlu hale getirilmesi. Üçüncüsü de yeşil ekonomileri destekleyecek siyasetler.
Dr. Micheal A. Rupp: Hepimiz birlikte çalışmalıyız. Biraz daha yeşil ve akıllı sistemlere yatırım yapmamız gerekiyor. bununla birlikte biraz daha güç verimliliği olan konutlar yaratmamız gerekiyor. Türkiye’yle bir arada bir fazlaca birebir fikirde olan ülkeyle birlikte gerçek bu gayeye yanlışsız ilerlemekteyiz.
Ebru Dildar Edin: 2030’a kadar 100’den çok ülke sera gazı salımını indireceğini taahhüt etti. 40’tan fazla ülke kömürden çıkış planlarını deklare etti. Tabi ki Amerika, Hindistan ve Çin çabucak hemen yok lakin bu bir başlangıç. Türkiye bence hayli değerli bir şey yaptı, 2053’te karbon sıfır olacağımızı beyan ettik ancak tabi bu kâfi mi ve buna nasıl gideceğimize dair çabucak hemen elimizde bir planlama yok. Bu planlamanın da en kısa müddette oluşuyor olması lazım.
Mustafa Seçkin: Sürdürülebilirlik ortasında birinci prensibimiz, bütün besindeki elde edilen ziraî mamüllerin sürdürülebilir kaynaklardan geliyor olmasını sağlamak. Bu dönüşümü yaygınlaştırabildiğiniz vakit, bir sanayiyi değiştirebildiğiniz vakit bir tesirden bahsedebiliriz. Evvelden sürdürülebilirlik konuştuğumuz vakit, salonlarda 5-10 kişi sıkıntı oluyordu lakin bugün salonlar COVID ortamında bile dolabiliyor.
TOPLUMSAL TEŞEBBÜSLER SİSTEM DÖNÜŞÜMÜ HEDEFLİYOR
“Adil ve Kapsayıcı bir Dönüşüm Yaratmak” başlıklı panelde toplumsal tesir ve toplumsal girişimciliğin yanında dönüşüm modelleri masaya yatırıldı. Moderatörlüğünü Aslı Şafak’ın yaptığı panelde Sabancı Holding İK ve Sürdürülebilirlik Küme Lideri Hakan Timur, Progressio Vakfı Kurucusu Marcello Palazzi, Türkiye A Ulusal Bayan Voleybol Ekibi Baş Antrenörü ve UNDP Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Savunucusu Giovanni Guidetti ile Bilgi Üni- versitesi Öğretim Üyesi ve Toplumsal Teşebbüsçü Doç. Dr. Itır Erhart yer aldı.
Hakan Timur: 2000’den beri Fortune 500 ortasındaki şirketlerin yüzde 50’si kaybolmuş. Bir diğer araştırmaya göre ise S&P 500 ortasındaki şirketlerin yüzde 75’i önümüzdeki 10 yıl ortasında değişecek. ötürüsıyla şirketlerimiz, organizasyonlarımız, toplumlar, tahminen de ülkeler bu inanılmaz süratli değişim karşısında bir var olma yetkinliklerinin kuvvetle sınandığı bir periyottan geçiyorlar. Devam edebilmek için, bu güdüyü sürdürebilmek için geleceği biraz daha kurgulamak, anlayabilmek, efor göstermek lazım. Lakin bu kolay değil. Modelin hem kendi içerisinde ilerici tıpkı vakitte dinamik olması gerekiyor.
Giovanni Guidetti: Spor ve iş dünyasının epey ortak yanı var, tek bir amaca ulaşmak için bir grubu bir ortaya getiriyorsunuz. Grup kazandığında, yalnızca koçun ya da teknik yöneticinin değil; her insanın ortak bir başarısı oluyor. Sporda ya da iş ortamında olsun, her yerde kritik olan aidiyet duygusu yaratmak. 12 yıl evvel Türkiye’ye geldim. Çok fazla şey aldım bu ülkeden, o yüzden bir şey vermek istiyorum. O yüzden Yarının Sultanları projesine başladık. Buradaki temel fikir, onlara bir hayal, bir fikir ve bir emel vermek. Dezavantajlı bütün bölgelere dokunmaya çalışıyoruz.
Itır Erhart: Toplumsal teşebbüsler, ekoloji ve toplumsal yarar hedefli kurulmuş teşebbüsler aslında. Bir sistem dönüşümü hedefliyoruz. Artık o denli bir noktadayız ki eski iş yapış biçimlerimizle devam etmemiz mümkün değil. Daima bir arada dönüşmek zorundayız zira hudutlu kaynakları sınırsızmışçasına yıllardır kullandık, epey insanı geride bıraktık, ziyan verdik, artık artık bunu yapmaya devam edemeyiz. Sürdürülebilir kalkınmaya bütünsel bakarız. Geleceğin teşebbüslerinin toplumsal teşebbüsler olduğunu düşünüyorum.
Marcello Palazzi: İnsanların çıkarları ve başkalarının çıkarları içinde bir istikrar kurması kıymetli. İnsanları biraz daha şuurlu hale getirmek kıymetli. Bilmediğimiz epey şey var. Bu sürdürülebilirlik bir lisan olmuş, bunu okullarda da öğrenmemiz gerekiyor. Ben de her vakit yeni şeyler öğreniyorum. Toplumda her vakit birbirimizi eğitiyoruz, her yerde, Türkiye’de, ABD’de, her yerde biraz daha şuurlu olmamız gerekiyor.
HOEK: DRAMATİK SONUÇLARLA YÜZ YÜZEYİZ
Sürdürülebilir iş ve sürdürülebilir sermaye alanındaki çalışmalarıyla tanınan, Thinkers50 üyesi, G20, G7 ve COP23’ün milletlerarası sesi, ödüllü muharrir Marga Hoek de kongrenin konuk konuşmacılarındandı. İklim değişikliği ve eşitlik konusunun bölgesel değil global sorun olduğuna dikkat çeken Hoek, konuşmasında tahlil için ortak hareket etmenin ehemmiyetine değindi. Her yıl tonlarca plastiğin denize atıldığını belirten Hoek “Bugün sıfır atık bile olsa, mevcut olan sorunu çözmez. Bu plastiklerin denizlerden okyanuslardan çıkarılması lazım. Birebir biçimde ek karbon emisyonu olmasa bile var olan trilyonlarca ton karbonu yok etmemiz gerekiyor” dedi. Hoek, bu noktada sanayi şirketlerine büyük sorumluluk düştüğünü belirterek tahlili şu sözlerle lisana getirdi: “Şirketler tahlilin bir kesimi olmak istiyoruz demeli, yani müspet tesire geçmeleri gerekli. Bu beraberinde hayli büyük fırsatları da birlikteinde getiriyor. Global İş Komisyonu’nda da araştırma yaptık. İş dünyası o kadar tesirli ki, pek hayli yeni pazar açılıyor. 2080’e gelindiğinde dünyada 1 milyon yeni iş olacak. Girişimcilerin önünde epey fazla iş fırsatı olacak. Örneğin yılda 750 milyar dolar besin ısrafı var. Buna tahlil getirilebilir. Şirketlerin müspet tesiri için de gözü pek başkanlara gereksinim var. Dengeli olmak ve hesap verebiliyor olmak gerek. Bu bahsin B planı yok. Bu yüzden beklemek ve ertelemek seçenek değil. Zira B gezegeni yok.”
13 unsurluk davet
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı pusula edinin
Birleşmiş Milletler’in ilan ettiği Global Amaçlar’ı şirketinizde pusula edinin. Geleceğe yönelik şuurlu hareketler geliştirin.
Sürdürülebilirlik politikalarınızla iklim krizinin tahlili olabilecek yeni ekonomik tertibe ahenk gösterin
“Avrupa Yeşil Mutabakatı” ile yeni bir milletlerarası ticaret sistemi ve iş kısmı anlayışı doğduğunu, buna uyumlu olmanın stratejik avantajına ek olarak; verimli ve rekabetçi bir iktisatta yer almanız manasına geldiğini bilin.
Pak üretime geçin
Üretim süreçlerinize bütünsel bakarak etraf için faydalı stratejik uygulamalar geliştirin. Eser ve hizmetlerinizin beşerler ve etraf üstündeki risklerini azaltın. Üretimde daha az su ve kimyasal kullanın, kirleticileri kaynağında önleyin ve güç verimliliği sağlayın.
Sürdürülebilir finans uygulamalarını odağınıza alın
Karbon nötr bir ekonomik nizama geçiş sürecinde ESG kriterlerini göz önüne alan sürdürülebilir finans teriminin ön plana çıktığının farkında olarak geleceğe yatırım yapın.
Dijitalleşmeyi evvelandirin
Dijitalleşmeyi yalnızca bir iş tahlili olarak değil, sürdürülebilirliği besleyen bir damar olarak ele alın.
Riskleri yönetin, fırsatları yakalayın
İklim krizinin tesirlerinin işinizin geleceği için birer risk olduğunun farkına varın. Bu krizi aşmak için risk idaresi anlayışını benimseyin ve yeni ekonomik sisteme adapte olun; geride kalmayın.
İşinize tesir merceğinden bakın
Yaptığınız işlerin topluma ve gezegene sağlamış olduğu toplumsal pahası, değişimi ve faydayı bilin. Yaşadığınız coğrafyaya olumlu bir tesir bırakacak yollardan gidin ve daimi olma mahareti gösterin.
Herkes için eşit, adil, erişilebilir ve kapsayıcı bir dönüşüm yaratın
Adil ve refah düzeyi yüksek bir toplum ortaya çıkartmak için, yaş, cinsiyet, köken, inanç vb. konularda ayrım yapmamayı her vakit odağınızda tutun. İktisattaki katma pahalı büyümenin ve verimliliğin, bugüne kadar işgücü piyasasına dahil edilmeyen şahısların gücünden, gücünden, fikrinden ve inovasyon yeteneğinden yararlanılarak sağlanabileceğini asla unutmayın.
İş dünyasını yeni kuşak iş hayatına hazırlayın
Yetenekli genç profesyoneller sürdürülebilirlik aktivitelerini tam manasıyla sahiplenen” kurumlarla çalışmak istiyorlar. Siz de çalışma ortamınızı, insan kaynakları idarenizi ve işe alım süreçlerinizi buna uygun hale getirin.
Kamuyu harekete geçirin
Siyaset ve mevzuatların değişimi için aracı olun ve talep ettiğiniz değişiklikler ile birlikte, dönüşüm için daha büyük bir tesirin doğmasını sağlayın.
Dünyanın geleceği için bir arada çalışın
Masada ve alanda farklı kişi, teşebbüs, platform, kurum ve kuruluşlarla bir ortada, iş birliği halinde tahliller geliştirin.
Umudu besleyin
Gözümüzü kapatıp kendimizi 2030 ya da 2050 yılında düşündüğümüzde, umutsuz olmamamız için elinizden geleni yapın.
Meselelerimizin tahlilinin acil olduğunu unutmayın, tahlil için samimi olun
Başta iklim krizi olmak üzere ekolojik ve toplumsal sıkıntıların tahliline yönelik bir aciliyet içerisindeyiz. Harekete geçmek için beklemeyin ve kararlarınızın uygulanmasını ertelemeyin. Yarın epeyce geç, adımlarınızı bugünden atın ve yarınlar için yenilikçi ve ileri görüşlü olun. Tüm söylemiş olduklerinizde samimi olun, verdiğiniz kelamlar telaffuzda kalmasın, yerine getirin. Unutmayın, biz gençler “Yeni Jenerasyonun Çağrısı” ile ilettiğimiz bu beklentilerimizin takipçisiyiz.
Okumaya devam et...