Gülseren Budayıcıoğlu’nun birebir isimli romanından uyarlanan ve gerçek bir hayat öyküsünün anlatıldığı Camdaki Kız, 10 Haziran Perşembe akşamı dönem finaliyle izleyici karşısına çıktı. Başrollerini Burcu Biricik ve Feyyaz Şerifoğlu’nun paylaştığı dizide; Sedat’ın Cana ile düğün gecesinde birlikte olması, bunu fark eden Feride’nin Cana’ya haddini bildirmesi dikkat çekti.
‘Camdaki Kız’ son kısımda; Cana’nın söylemiş olduklerinden daha sonra kızının memnunluğu için susan ve onun üzülmesine müsaade vermeyeceğini söyleyen Feride, farklı bir hal takınarak her şeyin problemsiz ilerlemesi için bir adım attı. Hatta Feride Hanım birebir gece Muzaffer’i çağırarak Nalan’ı ona emanet etti. Akabinde damat bohçası götüren İpekoğlu Ailesi, Nalan’ı odasını yerleştirdi.
Düğünden ve yeni hayatından korkan Nalan ise bohça yerleşirken daralınca yolu Muzaffer ile kesişti. Odasının kapısının her vakit Nalan’a açık olduğunu söyleyen Muzaffer ise sohbet etmeye de gelmesini ona tembihledi.
Kına gecesinden haberdar olan Cana ise sürpriz bir konuk olan İpekoğlu Ailesi’nin konutuna gitti. Bu durumdan hoşlanmasa da çaktırmayan Feride Hanım ise Cana giderken kına vererek bildirisi verdi. Bu ortada erkekler de kendi ortalarında eğlendi.
Muzo’nun kardeşini Nalan’ı üzmemesi konusunda uyarması ve geçmişte ikisinin de hayatına girmiş bir bayanı hatırlatması dikkatlerden kaçmadı.
Düğün sabahı konutta hazırlanan Nalan, duş aldıktan daha sonra korse giymedi. Annesine bunu soran Nalan, “O artık misyonunu tamamladı” yanıtını aldı. Kendini bir çok makûs hisseden Nalan, erkek tarafının gelmesiyle bahçeye çıktı. Oteldeki hazırlıklar sırasında annesinin yıllardır söylemiş oldukleri başında dönen Nalan, bir çok gerilim olurken; Cana da Sedat’a bir sefer daha vedalaşmayı teklif etti.
daha sonrasında Nalan’ın odasına giden Cana, ona Sedat’ın kendisine aldığı bilekliğin birebirini “Artık ortak bir şeyimiz daha var” diye ikram etti. Tam bu sırada Sedat, Selen, Muzo ve Levent geldi.
Çiçek krizi niçiniyle yalnız kalan Nalan ve Muzo içindeki diyalog herkesi heyecanlandırdı. Zira Muzaffer, Nalan’ın da kendisini sevdiğini itiraf ettiğini hayal etti. Nalan ise evlendikten daha sonra kendisini yalnız hissetmeyecekse Muzaffer yardımıyla olacağını lisana getirdi.
Düğünün akabinde Nalan, yakın arkadaşı Billur ile odasına çıkarken; ortadan kaybolan Sedat da Cana ile beraberydi. İkilinin tuvalette yaptığı kaçamağı duyan Gülcihan Hanım’ın ise başından aşağıya kaynar sular döküldü.
şimdi tıpkı dakikalarda tuvalete giden Feride ise Cana ile Sedat’ı yan yana görür görmez olanlar oldu. Asansör beklerken Cana’nın saçına yapışan Feride, kendisinin kimseye benzemediğini Sedat ile ikisini ayıracağını “Seni fazla özgür bırakmışlar” kelamlarıyla lisana getirdi.
Cana’nın yanından Nalan’ın yanına giden Sedat ise sabırsız halleriyle Nalan’ı korkuttu. Annesinin yanına gitmek için odadan çıkan Nalan, soluğu Feride’nin yanında aldı.
Gözyaşlarıyla korktuğunu söyleyen ve kapının önünde ağlayan Nalan’ı duyan Feride ona üzülürken; Nalan’ın çaresizliğini bakılırsan Hayri de onun omzuna şal bıraktı. bu biçimdece merakla beklenen ve Nalan’ın büyük aşkı olacak olan Hayri de kıssaya dahil oldu. Hayri’nin gelişi ve Feride’nin Cana’ya haddini bildirmesi toplumsal medyada gündem oldu.
‘Camdaki Kız’ son kısımda; Cana’nın söylemiş olduklerinden daha sonra kızının memnunluğu için susan ve onun üzülmesine müsaade vermeyeceğini söyleyen Feride, farklı bir hal takınarak her şeyin problemsiz ilerlemesi için bir adım attı. Hatta Feride Hanım birebir gece Muzaffer’i çağırarak Nalan’ı ona emanet etti. Akabinde damat bohçası götüren İpekoğlu Ailesi, Nalan’ı odasını yerleştirdi.
Düğünden ve yeni hayatından korkan Nalan ise bohça yerleşirken daralınca yolu Muzaffer ile kesişti. Odasının kapısının her vakit Nalan’a açık olduğunu söyleyen Muzaffer ise sohbet etmeye de gelmesini ona tembihledi.
Kına gecesinden haberdar olan Cana ise sürpriz bir konuk olan İpekoğlu Ailesi’nin konutuna gitti. Bu durumdan hoşlanmasa da çaktırmayan Feride Hanım ise Cana giderken kına vererek bildirisi verdi. Bu ortada erkekler de kendi ortalarında eğlendi.
Muzo’nun kardeşini Nalan’ı üzmemesi konusunda uyarması ve geçmişte ikisinin de hayatına girmiş bir bayanı hatırlatması dikkatlerden kaçmadı.
Düğün sabahı konutta hazırlanan Nalan, duş aldıktan daha sonra korse giymedi. Annesine bunu soran Nalan, “O artık misyonunu tamamladı” yanıtını aldı. Kendini bir çok makûs hisseden Nalan, erkek tarafının gelmesiyle bahçeye çıktı. Oteldeki hazırlıklar sırasında annesinin yıllardır söylemiş oldukleri başında dönen Nalan, bir çok gerilim olurken; Cana da Sedat’a bir sefer daha vedalaşmayı teklif etti.
daha sonrasında Nalan’ın odasına giden Cana, ona Sedat’ın kendisine aldığı bilekliğin birebirini “Artık ortak bir şeyimiz daha var” diye ikram etti. Tam bu sırada Sedat, Selen, Muzo ve Levent geldi.
Çiçek krizi niçiniyle yalnız kalan Nalan ve Muzo içindeki diyalog herkesi heyecanlandırdı. Zira Muzaffer, Nalan’ın da kendisini sevdiğini itiraf ettiğini hayal etti. Nalan ise evlendikten daha sonra kendisini yalnız hissetmeyecekse Muzaffer yardımıyla olacağını lisana getirdi.
Düğünün akabinde Nalan, yakın arkadaşı Billur ile odasına çıkarken; ortadan kaybolan Sedat da Cana ile beraberydi. İkilinin tuvalette yaptığı kaçamağı duyan Gülcihan Hanım’ın ise başından aşağıya kaynar sular döküldü.
şimdi tıpkı dakikalarda tuvalete giden Feride ise Cana ile Sedat’ı yan yana görür görmez olanlar oldu. Asansör beklerken Cana’nın saçına yapışan Feride, kendisinin kimseye benzemediğini Sedat ile ikisini ayıracağını “Seni fazla özgür bırakmışlar” kelamlarıyla lisana getirdi.
Cana’nın yanından Nalan’ın yanına giden Sedat ise sabırsız halleriyle Nalan’ı korkuttu. Annesinin yanına gitmek için odadan çıkan Nalan, soluğu Feride’nin yanında aldı.
Gözyaşlarıyla korktuğunu söyleyen ve kapının önünde ağlayan Nalan’ı duyan Feride ona üzülürken; Nalan’ın çaresizliğini bakılırsan Hayri de onun omzuna şal bıraktı. bu biçimdece merakla beklenen ve Nalan’ın büyük aşkı olacak olan Hayri de kıssaya dahil oldu. Hayri’nin gelişi ve Feride’nin Cana’ya haddini bildirmesi toplumsal medyada gündem oldu.