Koç Holding İdare Konseyi Lider Vekili Ali Koç, Mahallî Zincirler Buluşuyor 2021 etkinliğinde yaptığı açıklamada, Koç Holding Kurucusu merhum Vehbi Koç’un yaklaşık 1 asır evvel mütevazı bir perakendeci olarak dayanılmaz bir maceraya seyahatine çıktığını tabir ederek, bu istikametiyle Koç Holding için perakendeciliğin özel bir manası olduğunu lisana getirdi.
Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye ihracatı için ehemmiyetini vurgulayan Koç, “Avrupa’nın geleceği hiç kuşkusuz ülkemiz açısından da son derece değerli. Bir orta fevkalade bir ivme yakalamıştık. Avrupa Birliği yolunda gerçek adımlar attık lakin gereğince karşılığını bulamadık. Vakit ortasında de bağlantılarda bir soğuma, uzaklaşma olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hepimiz biliyoruz ki ekonomik açıdan ticarette AB şayet olmazsa olmazımız. Türkiye ile Avrupa Birliği bağlantılarının stratejik ehemmiyetini her iki taraf için de ekonomik potansiyelinin epey hayli ötesinde olduğunu düşünüyorum. Avrupalı bir Türkiye ve Türkiyeli bir Avrupa emsalsiz kazan-kazan demektir. Umarım Avrupalılar ülkemizle bağlantılarının kısa vadeli hesaplarına, göçmen pazarlığına indirgenmeyecek kadar kıymetli olduğunu tekrar hatırlar. Umarım biz de her şeydilk evvel kendi selametimiz için bir daha argümanlı bir ıslahat ajandası şekillendirir, herkesi heyecanlandıran yeni bir muvaffakiyet öyküsü yaratabiliriz.” tabirlerini kullandı.
Koç, Batı dünyasının ticarette Çin’e olan bağımlılıklarını her manada düşürmek istediğini belirterek. “Bu perspektiften baktığımız takdirde ülkemizi bir daha bir cazibe merkezinde kılabilecek her alanı daha da değerli hale geldiğini net bir biçimde söyleyebiliriz.” dedi.
“Dijital ile fizikseli bir ortaya getirecek tahliller geliştirilmeli”
Ali Koç, geleceği şekillendiren değerli bir başka dinamiğin yeşil dönüşüm olduğunu tabir ederek, yeşil dönüşüm dinamiğini sürdürülebilirlik olgusundan başka değerlendirmenin mümkün olmadığını söylemiş oldu.
Sürdürülebilirlik odaklı çevresel, toplumsal ve kurumsal idarenin şirketler açısından stratejik bir mecburilik haline geldiğini lisana getiren Koç, şunları kaydetti:
“Sadece hissedarlarının değil, toplumsal tüm paydaşlarının muhtaçlıklarını gözeten, sürdürülebilir kıymet yaratmaya odaklanan şirketlerin uzun vadede daha başarılı oldukları şimdiden net bir biçimde sayılarla görülüyor. Buna paydaş kapitalizmi deniyor. Yalnızca hissedarlarının değil, toplumsal tüm paydaşlarının gereksinimlerini gözeten, sürdürülebilir paha yaratmaya odaklanan şirketlerin uzun vadede daha başarılı oldukları görülüyor. İnsanı daha fazla odağa alan yeni tahlillerle, kapitalizmin toplumsal ilerlemeye yardımcı olurken toplumsal eşitsizlikler yaratmasının önüne geçilebileceğine inanıyorum.
Koç Topluluğu olarak sürdürebilirlik vizyonumuzu bu niçinle ‘Geleceğe beraber’ sloganıyla duyurduk. Tüm markalarımızın kurumsal varlık sebeplerini karlılığın ötesinde bir toplumsal gayeye dayandırmaları ve bu emele bilfiil hizmet etmeleri gerektiğine içtenlikle inanıyoruz. Bu duruş, Vehbi Bey’in ‘Ülkem var ise ben de varım’ kelamıyla ortaya koyduğu kurucu unsurun bugüne çevirisidir. Günümüzde özellikle gençler, satın alma tercihleriyle tüm şirketleri gibisi bir tutumu benimsemeye zorluyor. Yatırımcılar da sürdürülebilirlik metriklerini şimdiden finansman kararlarının odağına almış durumdalar.”
Okumaya devam et...
Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye ihracatı için ehemmiyetini vurgulayan Koç, “Avrupa’nın geleceği hiç kuşkusuz ülkemiz açısından da son derece değerli. Bir orta fevkalade bir ivme yakalamıştık. Avrupa Birliği yolunda gerçek adımlar attık lakin gereğince karşılığını bulamadık. Vakit ortasında de bağlantılarda bir soğuma, uzaklaşma olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hepimiz biliyoruz ki ekonomik açıdan ticarette AB şayet olmazsa olmazımız. Türkiye ile Avrupa Birliği bağlantılarının stratejik ehemmiyetini her iki taraf için de ekonomik potansiyelinin epey hayli ötesinde olduğunu düşünüyorum. Avrupalı bir Türkiye ve Türkiyeli bir Avrupa emsalsiz kazan-kazan demektir. Umarım Avrupalılar ülkemizle bağlantılarının kısa vadeli hesaplarına, göçmen pazarlığına indirgenmeyecek kadar kıymetli olduğunu tekrar hatırlar. Umarım biz de her şeydilk evvel kendi selametimiz için bir daha argümanlı bir ıslahat ajandası şekillendirir, herkesi heyecanlandıran yeni bir muvaffakiyet öyküsü yaratabiliriz.” tabirlerini kullandı.
Koç, Batı dünyasının ticarette Çin’e olan bağımlılıklarını her manada düşürmek istediğini belirterek. “Bu perspektiften baktığımız takdirde ülkemizi bir daha bir cazibe merkezinde kılabilecek her alanı daha da değerli hale geldiğini net bir biçimde söyleyebiliriz.” dedi.
“Dijital ile fizikseli bir ortaya getirecek tahliller geliştirilmeli”
Ali Koç, geleceği şekillendiren değerli bir başka dinamiğin yeşil dönüşüm olduğunu tabir ederek, yeşil dönüşüm dinamiğini sürdürülebilirlik olgusundan başka değerlendirmenin mümkün olmadığını söylemiş oldu.
Sürdürülebilirlik odaklı çevresel, toplumsal ve kurumsal idarenin şirketler açısından stratejik bir mecburilik haline geldiğini lisana getiren Koç, şunları kaydetti:
“Sadece hissedarlarının değil, toplumsal tüm paydaşlarının muhtaçlıklarını gözeten, sürdürülebilir kıymet yaratmaya odaklanan şirketlerin uzun vadede daha başarılı oldukları şimdiden net bir biçimde sayılarla görülüyor. Buna paydaş kapitalizmi deniyor. Yalnızca hissedarlarının değil, toplumsal tüm paydaşlarının gereksinimlerini gözeten, sürdürülebilir paha yaratmaya odaklanan şirketlerin uzun vadede daha başarılı oldukları görülüyor. İnsanı daha fazla odağa alan yeni tahlillerle, kapitalizmin toplumsal ilerlemeye yardımcı olurken toplumsal eşitsizlikler yaratmasının önüne geçilebileceğine inanıyorum.
Koç Topluluğu olarak sürdürebilirlik vizyonumuzu bu niçinle ‘Geleceğe beraber’ sloganıyla duyurduk. Tüm markalarımızın kurumsal varlık sebeplerini karlılığın ötesinde bir toplumsal gayeye dayandırmaları ve bu emele bilfiil hizmet etmeleri gerektiğine içtenlikle inanıyoruz. Bu duruş, Vehbi Bey’in ‘Ülkem var ise ben de varım’ kelamıyla ortaya koyduğu kurucu unsurun bugüne çevirisidir. Günümüzde özellikle gençler, satın alma tercihleriyle tüm şirketleri gibisi bir tutumu benimsemeye zorluyor. Yatırımcılar da sürdürülebilirlik metriklerini şimdiden finansman kararlarının odağına almış durumdalar.”
Okumaya devam et...